gerekli gerekli gerekli

listen to the pronunciation of gerekli gerekli gerekli
Турецкий язык - Английский Язык

Определение gerekli gerekli gerekli в Турецкий язык Английский Язык словарь

gerekli
necessary

When you go abroad, you'd better keep in mind that tipping is necessary. - Yurt dışına gittiğinizde, bahşiş vermenin gerekli olduğunu aklınızda tutsanız iyi olur.

If you are going abroad, it's necessary to have a passport. - Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.

gerekli
essential

It is essential to keep calm in a time of crisis and avoid going haywire. - Bir kriz anında sakin kalmak ve kontrolü kaybetmemek gereklidir.

Health is essential to happiness. - Sağlık mutluluk için gereklidir.

gerekli
required

Is physical education a required course? - Beden eğitimi gerekli bir ders mi?

The Romans would never have had the chance to conquer the world if they had first been required to study Latin. - Romalılar ilk önce Latince çalışması gerekli olsaydı, asla dünyayı fethetme şansları olmazdı.

gerekli olmak
(Hukuk) call for
asıl gerekli şey
essential
gerekli
wanted

Tom wanted to feel needed. - Tom gerekli hissetmek istiyordu.

I didn't feel wanted. - Ben gerekli hissetmiyorum.

gerekli
fundamental
gerekli olan
(Ticaret) requisite
gerekli olarak
essentially
gerekli şart
sine qua non
gerekli
due

We have to follow due process. - Gerekli işlemleri takip etmek zorundayız.

gerekli
desired
gerekli
deficient
gerekli
needfull
gerekli
(Bilgisayar) requiredrequired
gerekli
dueness
gerekli adımları atmak
(Askeri) take action
gerekli değil
(Bilgisayar) not required

Reservations are not required. - Rezervasyonlar gerekli değil.

Your approval is not required. - Benim onayım gerekli değil.

gerekli esas
essential
gerekli koşul
(Bilgisayar,Matematik,Ticaret) necessary condition
gerekli kural
(Ticaret) exclusive requirement
gerekli kılmak
necessitate
gerekli lüzumlu
necessary
gerekli olmak
need
gerekli para
wherewithal
gerekli şart
essential condition
gerçekten gerekli
must-have
en gerekli
most necessary
yapılması gerekli olan şey
what is needed
Felaket safhası: Alarm safhasından sonra gerekli usuller icra edildikten sonra i
(Askeri) distress phase (ICAO)
disket gerekli
(Bilgisayar) disk required
en gerekli şey
the be all and end all
en gerekli şeyden mahrum etmek
eviscerate
gece kıyafeti gerekli mi
Is evening dress required
gerekli
needful
gerekli
imperative
gerekli
material

I have not yet collected sufficient materials to write a book. - Bir kitap yazmak için henüz gerekli malzemeleri toplamadım.

gerekli
necessary, essential, requisite, needed, required
gerekli
ought
gerekli
obligatory
gerekli
necessary, needed, required
gerekli
requisite

I won't be able to go travelling until the requisite visa fees are paid. - Ben gerekli vize ücretleri ödenene kadar seyahata gidemeyeceğim.

gerekli
indispensable

Sleep and good food are indispensable to good health. - Uyku ve iyi yemek iyi sağlık için gereklidir.

gerekli adımlar
necessary actions
gerekli adımı atmak
take necessary step
gerekli asgari malzeme
(Askeri) minimum essential equipment
gerekli askeri kuvvet
(Askeri) required military force
gerekli aygıt
native device
gerekli belgeleri düzenlemek
(Kanun) prepare pertinent documents
gerekli bilgi
(Argo) good oil
gerekli bilgiler
background information
gerekli bir şekilde
needfully
gerekli büyüme oranı
(Ticaret) warranted rate of growth
gerekli cesareti olmak
(deyim) have it in one
gerekli dağıtım tarihi
(Askeri) required delivery date
gerekli düzenleme
necessary regulation
gerekli düzenleme
necessary arrangement
gerekli eğitim hedefleri
(Askeri) essential training goals
gerekli giderler
(Ticaret) necessary outlay
gerekli görülmek
be regarded necessary
gerekli görülmek
be considered necessary
gerekli görülmeyen
not considered necessary
gerekli izin
necessary permission
gerekli izinleri vermek
give necessary permissions
gerekli konumda
in position
gerekli koşullar
(Askeri) qualifying conditions
gerekli lisans
(Bilgisayar) licenses needed
gerekli malzeme miktarı
(Çevre) significant quantity
gerekli miktar
deficient amount
gerekli miktar
(Gıda) quantum satis
gerekli miktar
required quantity
gerekli miktarda vermemek
shortchange
gerekli mukavemet
strength requirements
gerekli neden
(Tıp) necessary cause
gerekli niteliklere sahip olmak
be qualified to
gerekli niteliklere sahip olmak
habilitate
gerekli olan
deficient
gerekli olan bilgiler
what's what
gerekli olan itina
due care
gerekli olmak
be indicated
gerekli olmak
be required
gerekli olmak
require
gerekli olmak
be necessary
gerekli olmama
nonnecessity
gerekli olmayan
non – mandatory
gerekli olmayan
non mandatory
gerekli parayı bulmak
raise the wind
gerekli sayı
(Bilgisayar) num needed
gerekli sayıda
in necessary number
gerekli vasıfları taşıma
have the necessary qualifications
gerekli vesika
(Ticaret) necessary certificate
gerekli yasal izin
(Ticaret) necessary legal permission
gerekli yol aralığı sayısı; arama ve kurtarma birliklerinin sayısı (SRUs)
(Askeri) number of required track spacings; number of search and rescue units (SRUs)
gerekli çoğunluk
quorum
gerekli çoğunluk
(Hukuk) required majority
gerekli önlemleri almak
take due precautions
gerekli önlemleri almak
(Hukuk) undertake necessary measures
gerekli özen
due care
gerekli özen
(Hukuk) (gösterilerek) due diligence
gerekli özeni göstermek
give the full treatment
gerekli üretim
(Ticaret) production requirement
gerekli şey
requisite
gerekli şeyler
(Latin) necessarium
pasaportum gerekli mi
Is my passport necessary
rezervasyon gerekli
Reservations are required
reçete gerekli
Requires a doctor's prescription
sadece gerekli olanları yapın
Just do the essentials
seyahat gerekli
(Bilgisayar) travel required
tarama gerekli
(Bilgisayar) scan required
uzunluk gerekli
(Bilgisayar) length required
yapılması gerekli
bounden
çok gerekli
of the essence
ön izin gerekli
(Askeri) prior permission required
önceden gerekli olan
prerequisite
önceden gerekli şey
prerequisite
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение gerekli gerekli gerekli в Турецкий язык Турецкий язык словарь

gerekli
Yapılması, olması veya bulunması uygun olan, yerinde olan, lüzumlu, vacip: "Bize gerekli olan şey, adamakıllı bir harita, bir de kılavuz."- H. E. Adıvar
gerekli
Yapılması, olması veya bulunması uygun olan, yerinde olan, lüzumlu, vacip
gerekli gerekli gerekli

    Расстановка переносов

    ge·rek·li ge·rek·li ge·rek·li

    Произношение

Избранное