I will go with you if necessary.
- Gerekirse seninle gideceğim.
If necessary, I'll come at nine tomorrow.
- Gerekirse, yarın dokuzda gelirim.
If need be, I'll go with you.
- Gerekirse seninle giderim.
If need be, I'll go with you.
- Gerekirse seninle giderim.
If you need a ride, I could come and get you.
- Eğer bir yere gitmen gerekirse, ben gelip seni alabilirim.
I need medicine. Where is the pharmacy?
- Bana ilaç gerek. Eczane nerede?
At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
- Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
Tom wasn't certain whether or not he should tell Mary.
- Tom Mary'ye söylemesi gerekip gerekmediğinden emin değildi.
Tom is having trouble deciding whether or not he really needs to go.
- Tom gerçekten gitmesinin gerekip gerekmediğine karar vermekte sorun yaşıyor.
I demanded that he should pay.
- Onun ödemesi gerektiğini iddia ettim.
He demanded that I should pay the money at once.
- Parayı bir kerede ödemem gerektiğini talep etti.
Your shoes want mending.
- Ayakkabılarının tamir edilmesi gerekiyor.
You want answers to questions you shouldn't ask.
- Sormaman gereken sorulara cevaplar istiyorsun.
The existing law concerning car accidents requires amending.
- Araba kazaları ile ilgili mevcut yasa değişiklikler gerektirir.
That's nothing you need to concern yourself with.
- Bu kendinizi endişelendirmenizi gereken bir şey değil.
You ought to see a dentist.
- Bir diş hekimini ziyaret etmen gerekiyor.
You ought to be on time if you start now.
- Eğer şimdi başlarsan vaktinde varman gerekir.
In my opinion, happiness has a few fundamental requirements.
- Bana göre, mutluluğun birkaç temel gereksinimi var.
Our college won't admit Tom until he meets all the requirements.
- Bizim üniversite bütün gereksinimleri karşılayıncaya kadar Tom'u kabul etmeyecek.
Am I required to get a visa?
- Vize almam gerekiyor mu?
The Romans would never have had the chance to conquer the world if they had first been required to study Latin.
- Romalılar ilk önce Latince çalışması gerekli olsaydı, asla dünyayı fethetme şansları olmazdı.
If you are going abroad, it's necessary to have a passport.
- Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.
It is necessary that every member observe these rules.
- Her üyenin bu kurallara uyması gereklidir.
If the truth be told, I can't say I ever really enjoyed going sightseeing anyway.
There is no necessity for you to do that.
- Onu yapmana gerek yok.
Necessity is the mother of invention.
- Gereksinim icatın annesidir.
You'll get used to living alone in a pinch.
- Gerektiğinde yalnız yaşamaya alışacaksın.
This will come in handy in a pinch.
- Bu gerektiğinde işe yarayacak.
Bu yalnızca biraz istikrar icap ettirir.
- Bu sadece biraz kararlılık gerektirir.