O, çocuklara karşı naziktir.
- She is gentle with children.
Onun nazik bir kalbi vardı.
- She has a gentle heart.
Basset tazıları kibar köpeklerdir.
- Basset hounds are gentle dogs.
Sir Harold kibar bir İngiliz beyefendisi.
- Sir Harold is a fine English gentleman.
Tom sevgi dolu ve şefkatli bir beyefendi.
- Tom is a loving and caring gentleman.
Yaşlandıkça, daha hoşgörülü oldu.
- As he grew older, he became gentler.
O, kapıyı hafifçe itti.
- She gave the door a gentle push.
Tom, Mary'yi yavaşça itti.
- Tom gave Mary a gentle push.
Onun sesi yumuşak ve kibardı.
- His voice was soft and gentle.
Çocuklarla yumuşak bir sesle konuştu.
- She spoke to the children in a gentle voice.