My living room has wide windows.
- Oturma odamda geniş pencereler var.
The Mississippi River is deep and wide.
- Mississippi Nehri derin ve geniştir.
Good movies broaden your horizons.
- İyi filmler ufkunuzu genişletir.
Jim has broad shoulders.
- Jim'in geniş omuzları var.
What's the width of this road?
- Bu yolun genişliği nedir?
To calculate the volume, multiply the length by the width by the depth.
- Hacimi hesaplamak için uzunluğu genişlikle ve derinlikle çarp.
Generally speaking, the climate in England is mild.
- Genelde, İngiltere'de iklim yumuşaktır.
General Motors laid off 76,000 workers.
- General Motors 76,000 işçisini işten çıkardı.
Usually, I'll be gone before the morning light.
- Genellikle, sabah ışığından önce gitmiş olurum.
In America 'rebate' is widely recognized, generally as an incentive where makers give back directly to consumers.
- In the United States the word 'rebate' is widely recognized, generally as an incentive where makers give back directly to consumers.
He was a general in WWII.
- He was a general in the Second World War.
New York'un caddeleri çok geniş.
- New York'un caddeleri çok geniştir.
New York'un caddeleri çok geniştir.
- New York'un caddeleri çok geniş.
Onların eski nesille hiç ortak yanları yok.
- They have nothing in common with the older generation.
Bu eski gelenekler nesilden nesile devredilmiştir.
- These old customs have been handed down from generation to generation.
Barbie bebeğine benzemek Mary'nin en büyük dileğiydi. Kötü cin bu dileği çok harfiyen yorumladı.
- It was Mary's greatest wish to look just like her Barbie doll. The evil genie interpreted this wish too literally.
Cin, Tom'un üç dilek dilemesini istedi.
- The genie asked Tom to make three wishes.
Japon öğrencilerinin genel kültür bilgisinden etkilendim.
- I was impressed by the general knowledge of Japanese students.
Bilgisayarı bozdun. Aferin, dahi.
- You broke the computer. Nice going, genius.