genelleştirmek

listen to the pronunciation of genelleştirmek
Турецкий язык - Английский Язык
to generalize
to make (something) general, generalize
universalize
{f} generalize
genel
general

Generally speaking, the climate in England is mild. - Genelde, İngiltere'de iklim yumuşaktır.

We generally drink tea after a meal. - Biz genellikle bir öğünden sonra çay içeriz.

genel
{s} common

Shark fin soup is commonly served at Chinese weddings and banquets. - Köpek balığı çorbası genellikle Çin'de evlenme törenlerinde ve ziyafetlerde servis edilir.

Cardiopulmonary resuscitation is commonly known as 'CPR'. - Kardiyopulmoner resüsitasyon genelde 'CPR' olarak bilinir.

genel
public

The public at large are dissatisfied with the present government. - Halkın geneli mevcut hükümetten memnun değil.

Couples don't usually hold hands in public here. - Çiftler burada halk içinde genellikle el ele tutuşmazlar.

genel
generic
genel
{s} widespread
genel
broad

Broadly speaking, dogs are more faithful than cats. - Genellikle, köpekler kedilerden daha sadıktırlar.

genel
prevalent
genel
(Ticaret) across-the-board
genel
comprehensive
genel
rife
genel
generalis

It is dangerous to generalise about a situation which you do not fully understand. - Tamamen anlamadığın bir durum hakkında genelleme yapmak tehlikelidir.

genel
popular

As is often the case with educated people, he likes classical music better than popular music. - Genellikle eğitimli insanlarda olduğu gibi o klasik müziği popüler müzikten daha çok seviyor.

He is popular among general readers. - O genel okuyucular arasında popüler.

genel
birdie
genel
(Dilbilim) generic term
genel
coarse
genel
(Biyokimya) routine
genel
exoterical
genel
(Ticaret) over-all
genel
(Ticaret) macro
genel
{s} grand

My grandfather usually eats breakfast at six. - Büyükbabam sabah kahvaltısını genellikle saat altıda yer.

genel
running

There is so much pollution in New York that joggers often wear masks when running. - New York'ta o kadar çok kirlenme var ki koşucular genellikle maske takarlar.

genel
pandemic
genel
universal

Universal suffrage was a major achievement. - Genel seçim hakkı büyük bir başarıydı.

genel
abstract
genel
current
genel
koinos
genelleştirme
generalization
genel
general , global , public
genel
collective
genel
prevailing

Bad cold is prevailing throughout the country. - Kötü bir soğuk algınlığı ülke genelinde hüküm sürüyor.

Bad cold is prevailing throughout the country. - Ülke genelinde soğuk hava hüküm sürüyor.

genel
across the board
genel
sweeping
genel
general, common
genel
blanket
genel
overhead
genel
general, common; public
genel
Catholic
genel
public, pertaining to the public
genel
exoteric
genel
plenary
genel
liberal
genel
epidemic
genelleştirme
generalization, making (something) general
Турецкий язык - Турецкий язык
genelleştirmek
Избранное