Did you see her go aboard?
- Onun gemiye binişini gördün mü?
We went aboard the ship at ten.
- Saat onda gemiye bindik.
Ladies and gentlemen, welcome on board.
- Bayanlar ve baylar, gemiye hoş geldiniz.
They went on board the ship.
- Onlar gemiye bindiler.
The vessel was loaded with coal, lumber, and so on.
- Gemi kömür, kereste, ve benzeri şeylerle yüklüydü.
A cargo vessel, bound for Athens, sank in the Mediterranean without a trace.
- Atina'ya giden bir yük gemisi, bir iz bırakmadan Akdeniz'de battı.
The ship was wrecked on the rocks.
- Gemi, kayalara çarpmış.
This ship is not fit for an ocean voyage.
- Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.
Is this the embarkation card?
- Bu, gemiye binme kartı mı?
May I have permission to board this ship?
- Bu gemiye binmek için izin alabilir miyim?
As good luck would have it, a steamer passed by and they were saved.
- Şans eseri, bir gemi geçti ve onlar kurtarıldı.
The paddle steamer is just leaving port.
- Çarklı gemi şimdi limandan ayrılıyor.
The liner called at Hong Kong.
- Yolcu gemisi Hong Kong'a uğradı.
The big ship rammed a fishing boat.
- Büyük gemi bir balıkçı teknesine çarptı.
Remember that we are all in the same boat.
- Hepimizin aynı gemide olduğunu hatırla.
The ship is about to set sail.
- Bu gemi sefere çıkmak üzeredir.
The ship will set sail for Hong Kong tomorrow at 3 p.m.
- Gemi yarın 15:00'te Hong Kong'a yelken açacak.
Is this the embarkation card?
- Bu, gemiye binme kartı mı?
The ship sank to the bottom of the sea.
- Gemi denizin dibine battı.
The ship went down to the bottom of the sea.
- Gemi denizin dibine battı.