A cargo vessel, bound for Athens, sank in the Mediterranean without a trace.
- Atina'ya giden bir yük gemisi, bir iz bırakmadan Akdeniz'de battı.
The vessel was loaded with coal, lumber, and so on.
- Gemi kömür, kereste, ve benzeri şeylerle yüklüydü.
They are now aboard the ship.
- Onlar şimdi gemideler.
This ship is not fit for an ocean voyage.
- Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.
The paddle steamer is just leaving port.
- Çarklı gemi şimdi limandan ayrılıyor.
As good luck would have it, a steamer passed by and they were saved.
- Şans eseri, bir gemi geçti ve onlar kurtarıldı.
The liner called at Hong Kong.
- Yolcu gemisi Hong Kong'a uğradı.
Traveling by boat takes longer than going by car.
- Gemi ile gitmek arabayla gitmekten daha uzun sürüyor.
Remember that we are all in the same boat.
- Hepimizin aynı gemide olduğunu hatırla.
The ship sails for Honolulu tomorrow.
- Gemi yarın Honolulu'ya denize açılacak.
The ship is about to set sail.
- Bu gemi sefere çıkmak üzeredir.
The ship sank to the bottom of the sea.
- Gemi denizin dibine battı.
The ship went down to the bottom of the sea.
- Gemi denizin dibine battı.
A bad wife turns her husband into a shipwreck.
- Kötü bir eş kocasını bir gemi enkazına dönüştürür.
The mast broke and our ship went adrift.
- Gemi direği kırıldı ve gemimiz akıntıya kapılıp gitti.
Tom moved to Sweden and became a shipwright.
- Tom, İsveç'e taşındı ve bir gemi yapımcısı oldu.