Whoever comes, say I am away from home.
- Kim gelirse gelsin, evden uzakta olduğumu söyle.
Whoever comes, tell him I'm out.
- Kim gelirse gelsin, ona dışarıda olduğumu söyle.
Leave it to settle for about three months and, come Christmas time, you'll have a delicious concoctions to offer your guests.
I came to Japan from China.
- Çin'den Japonya'ya geldim.
She came to see us yesterday.
- O dün bizi görmek için geldi.
Did you come by yourself today?
- Bugün tek başına mı geldin?
Do you want to come with us?
- Bizimle gelmek ister misiniz?
This smell might come from the oven!
- Bu koku fırından gelebilir!
Did you come from a musical family?
- Müziksever bir aileden mi geldin?
Her dad won't be coming, he is very busy.
- Babası gelmeyecek, o çok meşgul.
Christmas is coming soon.
- Yakında Noel geliyor.
Next time I come, I'll bring you some flowers.
- Bir daha ki gelişimde, sana bazı çiçekler getireceğim.
These flowers come from Holland.
- Bu çiçekler Hollanda’dan geliyor.
O, saçına jöle sürer.
- Tom puts gel in his hair.
Tom saçına jöle çaldı.
- Tom put gel in his hair.
Pelte limonlu ve portakallı olarak yapılabilen içine taze meyve katıldığında ise tadına doyum olmayan tatlıdır.
Ben jelatin kullanmadan panna cotta yaparım.
- I make panna cotta without using gelatin.