I do scouting for record companies. I've been doing that for coming on three years now.
I came to Japan from China.
- Çin'den Japonya'ya geldim.
What came first? The egg or the hen?
- Hangisi ilk olarak geldi? Yumurta mı yoksa tavuk mu?
Why did you come to Japan?
- Neden Japonya'ya geldin?
Do you want to come with us?
- Bizimle gelmek ister misiniz?
Susan found out where the puppy had come from.
- Susan köpeğin nereden geldiğini öğrendi.
80% of all English words come from other languages.
- Tüm İngilizce sözcüklerin %80'i diğer dillerden gelmiştir.
Her dad won't be coming, he is very busy.
- Babası gelmeyecek, o çok meşgul.
She is coming from England.
- O İngiltere'den geliyor.
Fruits come from flowers.
- Meyveler çiçeklerden meydana gelir.
Next time I come, I'll bring you some flowers.
- Bir daha ki gelişimde, sana bazı çiçekler getireceğim.
O, saçına jöle sürer.
- Tom puts gel in his hair.
Tom saçına jöle çaldı.
- Tom put gel in his hair.
Pelte limonlu ve portakallı olarak yapılabilen içine taze meyve katıldığında ise tadına doyum olmayan tatlıdır.
Ben jelatin kullanmadan panna cotta yaparım.
- I make panna cotta without using gelatin.