Revenues are growing, but not as fast as costs.
- Gelirler artıyor, ancak masraflar kadar hızlı değil.
A loss in third-quarter revenues was predicted.
- Üçüncü çeyrek gelirlerinde bir kayıp öngörülüyordu.
The government decided to impose a special tax on very high incomes.
- Hükümet, çok yüksek gelirlere özel bir vergi uygulamaya karar verdi.
Tom and Mary save half of their income every year.
- Tom ve Mary her yıl gelirlerinin yarısını tasarruf eder.
He argues that the administration must look for alternative sources of revenue.
- O, yönetimin alternatif gelir kaynaklarını araması gerektiğini savunuyor.
His revenue doubled after retirement.
- Onun geliri, emekli olduktan sonra iki katına çıktı.
Your income is about twice as large as mine is.
- Gelirin, benimkinin yaklaşık iki katı kadar büyük.
Her large income enables her to go to Paris every year.
- Onun büyük geliri onun her yıl Paris'e gitmesini sağlıyor.
The mayor thought that he should investigate the decline in tax revenues.
- Belediye başkanı, vergi gelirlerindeki azalmanın araştırılması gerektiğini düşündü.
Revenues are growing, but not as fast as costs.
- Gelirler artıyor, ancak masraflar kadar hızlı değil.
As soon as he got home, he began to play a computer game.
- O eve gelir gelmez bir bilgisayar oyunu oynamaya başladı.
Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
- Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
- Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
This signal means don't walk.
- Bu işaret yürüme anlamına gelir.
If your boss sacks you, it means you're fired.
- Eğer patronun seni kovarsa, bu işten atıldığın anlamına gelir.