He argues that the administration must look for alternative sources of revenue.
- O, yönetimin alternatif gelir kaynaklarını araması gerektiğini savunuyor.
His revenue doubled after retirement.
- Onun geliri, emekli olduktan sonra iki katına çıktı.
Her large income enables her to go to Paris every year.
- Onun büyük geliri onun her yıl Paris'e gitmesini sağlıyor.
Your income is about twice as large as mine is.
- Gelirin, benimkinin yaklaşık iki katı kadar büyük.
The mayor thought that he should investigate the decline in tax revenues.
- Belediye başkanı, vergi gelirlerindeki azalmanın araştırılması gerektiğini düşündü.
Revenues are growing, but not as fast as costs.
- Gelirler artıyor, ancak masraflar kadar hızlı değil.
As soon as he got home, he began to play a computer game.
- O eve gelir gelmez bir bilgisayar oyunu oynamaya başladı.
Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
- Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
- Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
This means you can reuse them freely for a textbook, for an application, for a research project, for anything!
- Bu, onları bir ders kitabı için, bir uygulama için, bir araştırma projesi için, her şey için yeniden serbestçe kullanabileceğin anlamına gelir.
By that, Boeing means that there may also have been other problems, but that an accident could have been avoided if the crew had done their job correctly.
- Onunla, Boeing diğer sorunların da olabileceği, ama mürettabat işini doğru şekilde yaparsa bir kazadan kaçınılabileceği anlamına gelir.