Education aims to develop potential abilities.
- Eğitim potansiyel yeteneklerini geliştirmeyi amaçlamaktadır.
Students should develop their reading skills.
- Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.
Several young engineers were employed and were devoted to developing a new computer.
- Birçok genç mühendis istihdam edildi ve onlar kendilerini yeni bir bilgisayar geliştirmek için adadılar.
We had hopes of developing tourism on a big scale.
- Turizmi büyük çapta geliştirme umutlarımız vardı.
I'm interested in improving my German.
- Almancamı geliştirmekle ilgiliyim.
Tom was improving his results.
- Tom sonuçlarını geliştiriyordu.
He developed his English skill while he was in America.
- Amerika'da iken İngilizce becerisini geliştirdi.
Virtual memory is a memory management technique developed for multitasking kernels.
- Sanal bellek çoklu görev çekirdekleri için geliştirilmiş bir bellek yönetim tekniğidir.
Reformers aim to improve the government.
- Reformcular hükümeti geliştirmeyi hedefliyor.
So-called winter time is expected to enhance the college reform.
- Sözde kış döneminin üniversite reformunu geliştirmesi bekleniyor.
That's something we'll improve on.
- Bu geliştireceğimiz bir şey.
Human beings evolved their intelligence.
- İnsan, zekasını geliştirdi.
This species has evolved resistance to the disease as a result of natural selection.
- Bu türler, doğal seleksiyonun bir sonucu olarak hastalığa karşı direnç geliştirmiştir.
He is making good progress in playing the piano.
- Piano çalmada kendini iyi geliştiriyor.
I would like to improve my English pronunciation.
- İngilizce telaffuzumu geliştirmek istiyorum.
Exercise improves health.
- Egzersiz sağlığı geliştirir.
You've definitely improved.
- Kesinlikle geliştirdin.
She has improved her skill in cooking recently.
- Son zamanlarda pişirmedeki becerisini geliştirdi.
Can't you enhance the image?
- İmajını geliştiremez misin?
So-called winter time is expected to enhance the college reform.
- Sözde kış döneminin üniversite reformunu geliştirmesi bekleniyor.
This species has evolved resistance to the disease as a result of natural selection.
- Bu türler, doğal seleksiyonun bir sonucu olarak hastalığa karşı direnç geliştirmiştir.
Human beings evolved their intelligence.
- İnsan, zekasını geliştirdi.
Tom devised a plan to burglarize Mary's house.
- Tom, Mary'nin evinini soymak için bir plan geliştirdi.
They devised ingenious solutions.
- Onlar ustaca yapılmış çözümler geliştirdiler.
I saw him coming upstairs.
- Onu üst kata gelişini gördüm.
Did you notice him coming in?
- Onun içeri gelişini fark ettin mi?
She informed him of her arrival.
- O, gelişi hakkında onu bilgilendirdi.
The arrival of the troops led to more violence.
- Askerlerin gelişi daha fazla şiddete yol açtı.
Trade between the two countries has been steadily growing.
- İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor.
I want to build up my vocabulary.
- Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.
Reading helps you build up your vocabulary.
- Okumak kelime dağarcığınızı geliştirmenize yardım eder.
The fine arts flourished in Italy in the 15th century.
- Güzel sanatlar on beşinci yüzyılda İtalya'da gelişti.
Our work began to flourish.
- İşlerimiz gelişmeye başladı.
The tribe wasn't delighted about the advent of the peacemaker.
- Kabile arabulucunun gelişi hakkında memnun değildi.
The story revolves around a mysterious adventure.
- Hikaye gizemli bir macera etrafında gelişiyor.