We could all see it coming, couldn't we?
- Hepimiz onun gelişini gördük, değil mi?
We are all looking forward to your coming.
- Gelişinizi sabırsızlıkla bekliyoruz.
The arrival of the troops led to more violence.
- Askerlerin gelişi daha fazla şiddete yol açtı.
She informed him of her arrival.
- O, gelişi hakkında onu bilgilendirdi.
Japan guaranteed a 2 billion yen aid package to developing countries.
- Japonya gelişmekte olan ülkelere 2 milyar yenlik bir yardım paketini taahhüt etti.
Advanced countries must give aid to developing countries.
- Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yardım etmeliler.
Trade between the two countries has been steadily growing.
- İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor.
Reading helps you build up your vocabulary.
- Okumak kelime dağarcığınızı geliştirmenize yardım eder.
I want to build up my vocabulary.
- Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.
After First Contact, the material and spiritual development of humanity flourished.
- İlk temastan sonra, insanlığın maddesel ve ruhsal gelişimi ilerledi.
The fine arts flourished in Italy in the 15th century.
- Güzel sanatlar on beşinci yüzyılda İtalya'da gelişti.
The story revolves around a mysterious adventure.
- Hikaye gizemli bir macera etrafında gelişiyor.
The advent of the euro is the beacon for the new millennium.
- Euronun gelişi yeni binyılın işaretidir.