gegebenheiten

listen to the pronunciation of gegebenheiten
Немецкий Язык - Турецкий язык
durum, hal, sonuç
Английский Язык - Турецкий язык

Определение gegebenheiten в Английский Язык Турецкий язык словарь

conditions
koşullar

Tom ve Mary daha iyi çalışma koşulları talep etti. - Tom and Mary demanded better working conditions.

O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir. - That politician is well versed in internal and external conditions.

conditions
şartlar

Gelişmiş yaşam şartlarına acil bir ihtiyaç var. - There is an urgent need for improved living conditions.

Çalışma şartlarını iyileştirmek istiyorlar. - They want to better their working conditions.

circumstances
{i} şartlar

Şartlar benim yurt dışına gitmeme izin vermedi. - The circumstances did not allow me to go abroad.

Keşke daha iyi şartlar altında görüşebilseydik. - I wish we could have met under better circumstances.

conditions
koşul

Tom ve Mary daha iyi çalışma koşulları talep etti. - Tom and Mary demanded better working conditions.

Onlar daha iyi çalışma koşulları talep etmedi. - They did not demand better working conditions.

conditions
durum

Bu hastanın durumu günden güne kötüleşiyor. - This patient's conditions are getting worse day after day.

Hava durumları değişebilir. - Weather conditions may change.

circumstances
{i} koşullar

Ben bu koşullar altında önemli bir baskı gösterdiğimi düşünüyorum. - I think I've showed considerable constraint under the circumstances.

Bu koşullar altında, iflas kaçınılmazdır. - Under the circumstances, bankruptcy is inevitable.

conditions
alıştır/düzenle
conditions
(Ticaret) işlem
circumstances
{i} varlık
circumstances
mali durum/koşullar
circumstances
{i} zenginlik
circumstances
mali durum
circumstances
durumlar

Sorunun ardında karmaşık durumlar vardır. - There are complicated circumstances behind the matter.

Bunlar özel durumlar. - These are special circumstances.

conditions
(Ticaret) muamele
conditions
koşullu olarak