Tom suçlamayı reddetti.
- Tom has denied the charge.
Ben tüm bu suçlamaları reddediyorum.
- I deny all those charges.
Arabamın bataryasını şarj etmek zorundayım.
- I have to charge the battery of my car.
Cep telefonumu şarj etmeliyim.
- I need to charge my cellphone.
Güneş panelleri gün boyunca bataryaları şarj eder.
- The solar panels charge the batteries during the day.
Batarya tam olarak şarj oldu mu?
- Is the battery fully charged?
Tom saldırı ile suçlanıyor.
- Tom has been charged with assault.
Tom şu anda ağırlaştırılmış saldırı suçuyla yüz yüze.
- Tom currently faces charges of aggravated assault.
Seni kim görevlendirdi?
- Who put you in charge?
Patron beni görevlendirdi.
- The boss put me in charge.
I thought I had paid the monthly fee, but I received a phone call from the school saying that the bill still needs to be paid.
- Ich dachte, ich hätte die monatliche Gebühr schon bezahlt, aber dann wurde mir von der Schule telefonisch mitgeteilt, dass die Rechnung noch beglichen werden muss.
You need to pay a fee. What kind of fee?
- „Du musst eine Gebühr entrichten.“ — „Was für eine Gebühr?“