Being careful and diligent is necessary, but not sufficient for passing this course.
- Dikkatli ve çalışkan olmak gereklidir, fakat bu kursu geçmek için yeterli değildir.
Rick was over the moon about passing the exam.
- Rick sınavı geçme hakkında sevinçten uçuyordu.
All transit passangers should proceed to the Departures Hall.
- Tüm transit yolcuların Gidiş Salonuna geçmeleri gerekir.
We took refuge in a cave and waited for the storm to pass.
- Mülteciyi bir mağaraya götürdük ve fırtınanın geçmesini bekledik.
It is easier for a camel to pass through the eye of a needle than for a rich man to enter the kingdom of God.
- Bir devenin bir iğnenin deliğinden geçmesi bir zengin kişinin Tanrı'nın krallığına girmesinden daha kolaydır.
I'm sorry to be late.
- Geç kaldığım için üzgünüm.
He appeared at the party late.
- O, partiye geç geldi.
She was fortunate to pass the exam.
- Sınavı geçmek için şanslıydı.
I studied hard in order to pass the examination.
- Sınavı geçmek için sıkı çalıştım.
Time passed very slowly this week.
- Bu hafta zaman çok yavaş geçti.
Business was a little slow last month.
- Geçen ay iş biraz yavaştı.
We have to get through security.
- Güvenlikten geçmek zorundayız.
His teacher sent him to the principal's office for being tardy too many times.
- Birçok kereler derse geç geldiği için öğretmeni onu müdürün odasına gönderdi.
The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
- Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
Many trains pass through the old stone tunnel.
- Birçok tren eski taş tünelden geçmektedir.
The first bus will leave 10 minutes behind time.
- İlk otobüs on dakika geç hareket edecek.
Tom spent a few years behind bars.
- Tom parmaklıklar ardında birkaç yıl geçirdi.
The ship passed through the Panama Canal.
- Gemi Panama Kanalından geçti.
After she had passed her driving test, she bought a car.
- Test sürüşünü geçtikten sonra bir araba aldı.
Skip the boring chapters.
- Sıkıcı bölümleri geç.
Click here to skip this ad.
- Bu reklamı es geçmek için buraya tıkla.
He deliberately ignored me when I passed him in the street.
- Ben sokakta onu geçtiğimde o kasıtlı olarak beni görmezden geldi.
We can't ignore Tom's past.
- Tom'un geçmişini göz ardı edemeyiz.
After talking to Tom for a few minutes, it became obvious that his French wasn't very good, so Mary switched to English.
- Tom'la birkaç dakika konuştuktan sonra onun Fransızcasının çok iyi olmadığı belli oldu, bu yüzden Mary İngilizceye geçti.
Tom switched to English.
- Tom İngilizceye geçti.
Click here to skip this ad.
- Bu reklamı es geçmek için buraya tıkla.
Factories have been urged to switch from coal to a cleaner fuel.
- Fabrikalar kömürden temiz bir yakıta geçmek için teşvik edilmiştir.
What's the best way to get in touch with you?
- Sizinle temasa geçmek için en iyi yol hangisidir?
There's no getting over that.
- Bunun üzerinden geçmek yok.
This ship is too big to pass through the canal.
- Bu gemi, kanaldan geçmek için fazla büyük.
Many trains pass through the old stone tunnel.
- Birçok tren eski taş tünelden geçmektedir.
We all want to be current.
- Hepimiz geçmek istiyoruz.
I need to go over my notes.
- Notlarımı gözden geçirmeliyim.
Let's go over this plan again.
- Bu planı tekrar gözden geçirelim.
The first bus will leave 10 minutes behind time.
- İlk otobüs on dakika geç hareket edecek.
The train was almost an hour behind time.
- Tren neredeyse bir saat geç kaldı.
If he studied hard, he could pass the exam.
- Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.
If she studied hard, she could pass the exam.
- Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.
Days go by and still no sign of Tom.
- Günler geçiyor ve Tom'tan hala bir iz yok
I go by that shop every morning on my way to school.
- Her sabah okula giderken o dükkanın önünden geçiyorum.
Ten years have gone by since her death.
- Onun ölümünden beri on yıl geçti.
Three years have gone by since we got married.
- Evlendiğimizden beri üç yıl geçti.
Ken saved his face by passing the examination.
- Ken sınavı geçerek yüzünün akıyla çıktı.
He was passing by on his bicycle when he heard a cry for help.
- O, bir yardım çığlığı duyduğunda, bisikletiyle geçiyordu.
We went over this last week.
- Geçen hafta bunu tekrar gözden geçirdik.
Tom went over to your house.
- Tom senin evini tekrar gözden geçirdi.
I watched the old woman cross the street.
- Karşıya geçen yaşlı bayanı izledim.
We crossed the river by boat.
- Nehiri kayıkla geçtik.
Imports exceeded exports last year.
- Geçen yıl ithalat ihracatı aştı.
The temperature exceeds 30 degrees in the shade.
- Sıcaklık gölgede 30 dereceyi geçiyor.
I think I can speak French well enough to get by.
- Sanırım geçmek için yeterince iyi Fransızca konuşabilirim.
I'm going to have to pass on that.
- Bunu geçmek zorunda kalacağım.
Crossing that desert is dangerous.
- O çölü geçmek tehlikelidir.
It's impossible to cross the river by swimming. It's too wide!
- Yüzerek geçmek imkânsız. Nehir çok geniş.
It is not good to ridicule him in public.
- Kamusal alanda onunla dalga geçmek iyi değil.
They are constantly trying to outdo each other.
- Onlar sürekli olarak birbirlerini geçmeye çalışıyorlar.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
A car passed by at top speed.
- Bir araba son hızla geçti.
Here comes a speeding car, let's cross!
- İşte bir hız arabası geliyor, geçelim!
He isn't back yet. He may have had an accident.
- O henüz geri gelmedi. Kaza geçirmiş olabilir.
He came back last August.
- O, geçen ağustos ayında geri geldi.
The enemy cavalry crossed the river by an unknown ford.
- Düşman süvarisi, bilinmeyen bir geçit yoluyla nehri geçti.
It's dangerous to pass by the bridge.
- Köprüyü geçmek tehlikelidir.
It's dangerous to pass by the bridge.
- Köprüden geçmek tehlikeli.