After all, he succeeded in passing the exam.
- Nihayet, o, sınavı geçmeyi başardı.
Being careful and diligent is necessary, but not sufficient for passing this course.
- Dikkatli ve çalışkan olmak gereklidir, fakat bu kursu geçmek için yeterli değildir.
All transit passangers should proceed to the Departures Hall.
- Tüm transit yolcuların Gidiş Salonuna geçmeleri gerekir.
I stepped aside for him to pass.
- Onun geçmesi için kenara çekildim.
Is it possible to pass the tax accountant exam by self study?
- Kendi kendine çalışma ile, vergi muhasebecisi sınavını geçmek mümkün mü?
He appeared at the party late.
- O, partiye geç geldi.
I'm sorry to be late.
- Geç kaldığım için üzgünüm.
Is it possible to pass the tax accountant exam by self study?
- Kendi kendine çalışma ile, vergi muhasebecisi sınavını geçmek mümkün mü?
I must work hard to pass the test.
- Testi geçmek için çok çalışmalıyım.
In childhood, time passes slowly.
- Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer.
Business was a little slow last month.
- Geçen ay iş biraz yavaştı.
We have to get through security.
- Güvenlikten geçmek zorundayız.
His teacher sent him to the principal's office for being tardy too many times.
- Birçok kereler derse geç geldiği için öğretmeni onu müdürün odasına gönderdi.
Many trains pass through the old stone tunnel.
- Birçok tren eski taş tünelden geçmektedir.
I dislike going through customs at the airport because it takes so long.
- Havaalanında gümrüklerden geçmekten hoşlanmam çünkü çok uzun sürüyor.
The train is ten minutes behind today.
- Tren bugün on dakika geç kaldı.
We got behind the car and pushed.
- Biz arabanın arkasına geçtik ve ittik.
After she had passed her driving test, she bought a car.
- Test sürüşünü geçtikten sonra bir araba aldı.
I passed by four houses.
- Dört evin önünden geçtim.
Tom skipped dinner saying he was too tired to eat.
- Tom yiyemeyecek kadar çok yorgun olduğunu söyleyerek akşam yemeğini geçiştirdi.
Click here to skip this ad.
- Bu reklamı es geçmek için buraya tıkla.
The press can't ignore us forever. Sooner or later, they'll do a story about us.
- Basın bizi sonsuza kadar görmezden gelemez. Er ya da geç bizim hakkında bir hikaye yapacaklar.
It's dangerous to ignore the signal at a railroad crossing.
- Bir demiryolu geçidinde sinyali görmezden gelmek tehlikelidir.
Tom switched to English.
- Tom İngilizceye geçti.
Why doesn't the U.S. switch to the metric system?
- ABD neden metrik sisteme geçmiyor?
Click here to skip this ad.
- Bu reklamı es geçmek için buraya tıkla.
Factories have been urged to switch from coal to a cleaner fuel.
- Fabrikalar kömürden temiz bir yakıta geçmek için teşvik edilmiştir.
What's the best way to get in touch with you?
- Sizinle temasa geçmek için en iyi yol hangisidir?
If you have questions, don't hesitate to get in touch with me!
- Sorularınız varsa, benimle temasa geçmekten çekinmeyin!
The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
- Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
Many trains pass through the old stone tunnel.
- Birçok tren eski taş tünelden geçmektedir.
We all want to be current.
- Hepimiz geçmek istiyoruz.
I want to go over a few things with you.
- Seninle birlikte birkaç şeyi gözden geçirmek istiyorum.
I need to go over my notes.
- Notlarımı gözden geçirmeliyim.
The first bus will leave 10 minutes behind time.
- İlk otobüs on dakika geç hareket edecek.
The train is twenty minutes behind time.
- Tren yirmi dakika geç kaldı.
If he studied hard, he could pass the exam.
- Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.
Some read books just to pass time.
- Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.
How fast can a year go by!
- Bir yıl nasıl bu kadar hızlı geçebilir ki!
I go by that church every day.
- Her gün o kilisenin önünden geçerim.
Ten years have gone by since her death.
- Onun ölümünden beri on yıl geçti.
Ten years have gone by since his death.
- Onun ölümünden beri on yıl geçti.
Ken saved his face by passing the examination.
- Ken sınavı geçerek yüzünün akıyla çıktı.
After all, he succeeded in passing the exam.
- Nihayet, o, sınavı geçmeyi başardı.
I went over the report.
- Ben raporu tekrar gözden geçirdim.
He went over to the other side.
- O, diğer tarafa geçti.
Do you mind if we cross your garden?
- Bahçenizden geçebilir miyiz?
You must take care when you cross the road.
- Yolu geçerken dikkat etmelisin.
Our profits exceeded even the most optimistic estimates announced last year.
- Bizim kâr geçen yıl duyurulan en iyimser tahminleri bile aştı.
Imports exceeded exports last year.
- Geçen yıl ithalat ihracatı aştı.
I think I can speak French well enough to get by.
- Sanırım geçmek için yeterince iyi Fransızca konuşabilirim.
I'm going to have to pass on that.
- Bunu geçmek zorunda kalacağım.
Crossing that desert is dangerous.
- O çölü geçmek tehlikelidir.
It is dangerous to cross that old bridge.
- O eski köprüden geçmek tehlikelidir.
It is not good to ridicule him in public.
- Kamusal alanda onunla dalga geçmek iyi değil.
They are constantly trying to outdo each other.
- Onlar sürekli olarak birbirlerini geçmeye çalışıyorlar.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
Don't go over the speed limit.
- Hız sınırının üzerine geçmeyin.
Tom drove through the narrow tunnel at high speed.
- Tom yüksek hızla dar tünelden geçti.
He isn't back yet. He may have had an accident.
- O henüz geri gelmedi. Kaza geçirmiş olabilir.
He came back last August.
- O, geçen ağustos ayında geri geldi.
The enemy cavalry crossed the river by an unknown ford.
- Düşman süvarisi, bilinmeyen bir geçit yoluyla nehri geçti.
It's dangerous to pass by the bridge.
- Köprüden geçmek tehlikeli.
It's dangerous to pass by the bridge.
- Köprüyü geçmek tehlikelidir.