I love passing time with you.
- Seninle zaman geçirmeyi seviyorum.
Tom was charged with embezzling money from the city.
- Tom şehirden zimmetine para geçirmekle suçlandı.
They chatted with each other to pass the time.
- Zaman geçirmek için birbirleri ile sohbet ettiler.
We have to pass this legislation.
- Bu yasayı geçirmek zorundayız.
I'm starting my revisions from next week.
- Önümüzdeki haftadan itibaren gözden geçirmelerime başlıyorum.
Layla had to undergo another heart surgery.
- Leyla bir kalp ameliyatı daha geçirmek zorunda kaldı.
He had to undergo an operation immediately after his fall.
- O düşüşünden hemen sonra bir operasyon geçirmek zorunda kaldı.
I don't like sewing because I can't thread the needle.
- İğneye iplik geçiremediğim için dikiş dikmeyi sevmiyorum.
Tom has already undergone surgery.
- Tom zaten ameliyat geçirmiş.
Tom dreaded having to spend another weekend with Mary.
- Tom, Mary ile bir hafta sonu daha geçirmek zorunda kalmaktan ödü patladı.
What time of year do you usually like to spend time on the beach?
- Yılın hangi zamanında genellikle sahilde zaman geçirmek istersin?
Her mother is going to undergo a major operation next week.
- Onun annesi gelecek hafta önemli bir ameliyat geçirecek.
Father is going to undergo an operation.
- Babam bir operasyon geçirecek.
I'd love to be able to spend more time with you, but I have to get back to work.
- Seninle daha fazla vakit geçirmek isterim, ama işime geri dönmeliyim.
Tom is out to get you.
- Tom seni ele geçirmek için dışarıda.
Tom tried to force the puzzle pieces to fit together.
- Tom bulmaca parçalarını birbirine geçirmek için zorlamaya çalıştı.
Tom was charged with embezzling money from the city.
- Tom şehirden zimmetine para geçirmekle suçlandı.
He underwent a risky operation.
- O riskli bir ameliyat geçirdi.
I underwent major surgery last year.
- Geçen yıl büyük bir ameliyat geçirdim.
I'd like to have a few minutes alone with Tom.
- Tom ile birkaç dakika yalnız geçirmek istiyorum.
Chinese firms have embarked on a quest to conquer the world market.
- Çinli firmalar, dünya pazarını ele geçirmek için bir arayış başlattı.
We want to capture that market.
- O pazarı ele geçirmek istiyoruz.
You captured nothing.
- Sen hiçbir şey ele geçirmedin.
What I really needed was to spend a bit of time with my best mates Tom and Mary, who I've known for ages.
- Gerçekten ihtiyacım olan şey, uzun zamandır tanıdığım en iyi arkadaşlarım Tom ve Mary ile biraz zaman geçirmekti.
Tom didn't know where Mary wanted to spend her summer vacation.
- Tom, Mary'nin yaz tatilini nerede geçirmek istediğini bilmiyordu.
Tom and Mary wanted to spend the rest of their lives together.
- Tom ve Mary yaşamlarının geri kalanını birlikte geçirmek istediler.