geçildi

listen to the pronunciation of geçildi
Турецкий язык - Английский Язык
(Bilgisayar) skipped
past of skip
geç
late

He appeared at the party late. - O, partiye geç geldi.

I'm sorry to be late. - Geç kaldığım için üzgünüm.

geç
slow

Business was a little slow last month. - Geçen ay iş biraz yavaştı.

In childhood, time passes slowly. - Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer.

geç
backward
geç
tardy

His teacher sent him to the principal's office for being tardy too many times. - Birçok kereler derse geç geldiği için öğretmeni onu müdürün odasına gönderdi.

geç
behind

The train is ten minutes behind today. - Tren bugün on dakika geç kaldı.

We got behind the car and pushed. - Biz arabanın arkasına geçtik ve ittik.

geç
{f} passed

The ship passed under the bridge. - Gemi köprünün altından geçti.

The ship passed through the Panama Canal. - Gemi Panama Kanalından geçti.

geç
posteriorly
geç
skip

Tom skipped dinner saying he was too tired to eat. - Tom yiyemeyecek kadar çok yorgun olduğunu söyleyerek akşam yemeğini geçiştirdi.

Click here to skip this ad. - Bu reklamı es geçmek için buraya tıkla.

geç
(Bilgisayar) bypass
geç
(Bilgisayar) ignore

The press can't ignore us forever. Sooner or later, they'll do a story about us. - Basın bizi sonsuza kadar görmezden gelemez. Er ya da geç bizim hakkında bir hikaye yapacaklar.

He deliberately ignored me when I passed him in the street. - Ben sokakta onu geçtiğimde o kasıtlı olarak beni görmezden geldi.

geç
{f} switch

Wolfgang switched to German. - Wolfgang Almancaya geçti.

After talking to Tom for a few minutes, it became obvious that his French wasn't very good, so Mary switched to English. - Tom'la birkaç dakika konuştuktan sonra onun Fransızcasının çok iyi olmadığı belli oldu, bu yüzden Mary İngilizceye geçti.

geç
go over

Let's go over this plan again. - Bu planı tekrar gözden geçirelim.

Don't go over the speed limit. - Hız sınırının üzerine geçmeyin.

geç
{f} lapse
geç
behind time

The bus arrived ten minutes behind time. - Otobüs on dakika geç kaldı.

The first bus will leave 10 minutes behind time. - İlk otobüs on dakika geç hareket edecek.

geç
{f} pass

Some read books just to pass time. - Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.

If he studied hard, he could pass the exam. - Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.

geç
{f} lapsing
geç
go by

I go by that shop every morning on my way to school. - Her sabah okula giderken o dükkanın önünden geçiyorum.

Days go by and still no sign of Tom. - Günler geçiyor ve Tom'tan hala bir iz yok

geç
{f} overshot
geç
devolve upon
geç
elapse
geç
behindhand
geç
gone by

Three years have gone by since we got married. - Evlendiğimizden beri üç yıl geçti.

Ten years have gone by since her death. - Onun ölümünden beri on yıl geçti.

geç
overstep
geç
gone over
geç
pass to
geç
{f} passing

I am sure of his passing the examination. - Ben onun sınavı geçtiğinden eminim.

After all, he succeeded in passing the exam. - Nihayet, o, sınavı geçmeyi başardı.

geç
went over

We went over this last week. - Geçen hafta bunu tekrar gözden geçirdik.

I went over his report, but couldn't find any mistakes. - Onun raporunu tekrar gözden geçirdim ama hiçbir hata bulamadım.

geç
went by
geç
{f} cross

I watched the old woman cross the street. - Karşıya geçen yaşlı bayanı izledim.

The crocodile trapped the gnu as it tried to cross the river. - Timsah antilopu nehri geçerken tuzağa düşürdü.

geç
exceed

My annual income exceeds five million yen. - Benim yıllık gelirim beş milyona yeni geçiyor.

The boy grew taller and taller, till at last he exceeded his father in height. - Sonunda babasını boy olarak geçinceye kadar, çocuk gittikçe uzadı.

geç
devolve on
Geç
to be late
geç
is late
geç
not later than
geç
to late
geç
late, delayed
geç
outdo

The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors. - Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.

They are constantly trying to outdo each other. - Onlar sürekli olarak birbirlerini geçmeye çalışıyorlar.

geç
speed

Don't go over the speed limit. - Hız sınırının üzerine geçmeyin.

Let me bring you up to speed. - Seni harekete geçireyim.

geç
outdid
geç
outgoing
geç
outgo
geç
back

It is considered impossible to travel back to the past. - Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.

No cultural background is necessary to understand art. - Hiçbir kültürel geçmiş, sanatı anlamak için gerekli değildir.

geç
outstrip
geç
ford

The enemy cavalry crossed the river by an unknown ford. - Düşman süvarisi, bilinmeyen bir geçit yoluyla nehri geçti.

geç
outdone
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение geçildi в Турецкий язык Турецкий язык словарь

geç
Kararlaştırılan, beklenen veya alışılan zamandan sonra, erken karşıtı: "Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç / Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç"- Y. K. Beyatlı
geç
Kararlaştırılan, beklenen veya alışılan zamandan sonra, erken karşıtı
geç
Belirli zamandan sonra olan
geçildi
Избранное