Can you prove the validity of your assertion?
- İddianızın geçerliliğini ispat edebilir misiniz?
The validity of gender identity disorder has become highly controversial in politics.
- Toplumsal cinsiyet kimliği bozukluğunun geçerliliği siyasette son derece tartışmalı bir hal almıştır.
Can you prove the validity of your assertion?
- İddianızın geçerliliğini ispat edebilir misiniz?
Your argument has no validity.
- Sizin iddianızın hiçbir geçerliliği yoktur.
You ought to think over whether the premise is valid or not.
- Önermenin geçerli olup olmadığı üzerinde düşünmelisin.
Tickets are valid for just two days, including the day they are purchased on.
- Biletler, alındığı gün de dahil olmak üzere sadece iki gün geçerlidir.
Such extra-curricular classes are available only for children who have difficulties in science.
- Böyle müfredat dışı dersler yalnızca fende zorluk çeken çocuklar için geçerlidir.
This offer is available for a limited time only.
- Bu teklif sadece sınırlı bir süre boyunca geçerlidir.
The curfew is in effect until 6:00 in the morning.
- Sokağa çıkma yasağı, sabah 6.00'ya kadar geçerlidir.
The Julian calendar was in force in Russia.
- Jülyen takvimi Rusya'da geçerliydi.
The Julian calendar was in force in Russia.
- Jülyen takvimi Rusya'da geçerliydi.
In several European countries, the current currency is the euro. Its symbol is €. One euro is worth about two Turkish lira.
- Birtakım Avrupa ülkelerinde geçerli para birimi avrodur. Simgesi € şeklindedir. Bir avro yaklaşık iki Türk lirası değerindedir.
If there's something more terrifying in the world than eternity, then it's probably the current progress of my diploma thesis.
- Dünyada sonsuzluktan daha korkunç bir şey varsa, o zaman bu muhtemelen benim diploma tezinin geçerli ilerlemesidir.
The law will be effective from the 1st of April.
- Yasa 1 Nisan'dan itibaren geçerli olacak.
He speaks passable French, but he is clearly more fluent in German.
- O, geçerli Fransızca konuşuyor ama o anlaşılır biçimde Almancada daha akıcı.
Although I speak passable French, don't expect me to be able to give a speech at Jérôme's wedding.
- Geçerli Fransızca konuşmama rağmen benim Jérôme'nin düğününde konuşma yapabileceğimi bekleme.