Ken saved his face by passing the examination.
- Ken sınavı geçerek yüzünün akıyla çıktı.
He amazed everyone by passing his driving test.
- Sürücü sınavını geçerek herkesi şaşırttı.
This is a valid point of view.
- Bu geçerli bir bakış açısıdır.
You ought to think over whether the premise is valid or not.
- Önermenin geçerli olup olmadığı üzerinde düşünmelisin.
The Julian calendar was in force in Russia.
- Jülyen takvimi Rusya'da geçerliydi.
The old belief is still widely current.
- Eski inanç hala yaygın olarak geçerlidir.
If there's something more terrifying in the world than eternity, then it's probably the current progress of my diploma thesis.
- Dünyada sonsuzluktan daha korkunç bir şey varsa, o zaman bu muhtemelen benim diploma tezinin geçerli ilerlemesidir.
Although I speak passable French, don't expect me to be able to give a speech at Jérôme's wedding.
- Geçerli Fransızca konuşmama rağmen benim Jérôme'nin düğününde konuşma yapabileceğimi bekleme.
He speaks passable French, but he is clearly more fluent in German.
- O, geçerli Fransızca konuşuyor ama o anlaşılır biçimde Almancada daha akıcı.