I threw down the newspaper.
- Gazeteyi yere fırlattım.
They are reading their newspapers.
- Onlar kendi gazetelerini okuyor.
Show me today's papers.
- Bana bugünün gazetelerini göster.
Bring me today's paper, please.
- Lütfen bana bugünün gazetesini getir.
Tom intends to become a journalist.
- Tom bir gazeteci olmaya niyetleniyor.
He is a big man in journalism.
- O, gazetecilikte büyük bir adamdır.
The police covered the body with a sheet.
- Polis, cesedi gazeteyle örttü.
You'll have to ask at the newsstand.
- Gazete bayiinde sormak zorunda kalacaksın.
Tom went out to buy a newspaper from the newsstand.
- Tom Gazete bayiinden bir gazete satın almak için dışarı çıktı.
Because I was a newspaper reporter.
- Çünkü ben bir gazete muhabiri idim.
A good newspaper reporter takes advantage of what he learns from any source, even the little bird told him so type of source.
- İyi bir gazete muhabiri herhangi bir kaynaktan öğrendiklerinden, hatta küçük kuş ona öyle söyledi türü kaynaktan bile yararlanır.
You can buy it at newsstands.
- Onu gazete bayisinde satın alabilirsiniz.
You'll have to ask at the newsstand.
- Gazete bayiinde sormak zorunda kalacaksın.
That man is a newspaper columnist.
- Şu adam bir gazete köşe yazarı.
This is a daily newspaper.
- Bu bir günlük gazetedir.
The daily newspaper brings the world's problems to the breakfast table.
- Günlük gazete dünya'nın sorunlarını kahvaltı masasına getirir.
Southern newspapers attacked Lincoln.
- Güney gazeteleri Lincoln'a saldırdı.
The newspaper boy delivers newspapers no matter what the weather is like.
- Gazeteci çocuk hava nasıl olursa olsun gazeteleri dağıtır.