You students are supposed to be diligent.
- Öğrenciler gayretli olmalılar.
Unlike her, you are diligent.
- Onun aksine sen gayretlisin.
Tom is a very zealous worker.
- Tom çok gayretli bir çalışandır.
Tom is a very zealous worker.
- Tom çok gayretli bir işçidir.
He might fail in his new project unless he is industrious.
- O, gayretli olmadıkça yeni projesinde başarısız olabilir.
He's industrious and hard working.
- O gayretli ve çalışkandır.
No one can master English if he doesn't make effort.
- Eğer gayret etmezse, hiç kimse İngilizceye hakim olamaz.
She wrote the book with very little effort.
- Çok az bir gayretle kitabı yazdı.
The only thing worse than an idiot is a zealous idiot.
- Bir aptaldan daha kötü olan tek şey gayretli bir aptaldır.
Tom is a very zealous worker.
- Tom çok gayretli bir çalışandır.
I endeavored to do my duty.
- Görevimi yapmak için gayret ettim.
They endeavored in order to do their duty.
- Görevlerini yapmak için gayret ettiler.
Needless to say, diligence is a key to happiness.
- Söylemeye gerek yok, gayret mutluluğa götüren bir anahtardır.
The teacher's talk stimulates Mary to study harder.
- Öğretmenin konuşması, Mary'nin daha sıkı çalışması için gayrete getirir.