O, ona bir saat verdi.
- She gave him a clock.
O, ona bir saat verdi.
- She gave him a watch.
Ben, o kızın kendisine yeni bir görünüm vermek için saçını kestiğini düşünüyorum.
- I think that girl cut her hair to give herself a new look.
Ona doğum günü için bir hediye vermek istiyorum.
- I would like to give him a present for his birthday.
Ben bir yıl önce sigara içmekten vazgeçtim.
- I gave up smoking a year ago.
Fuji Dağına tırmanma planlarından vazgeçtiler.
- They gave up their plan to climb Mt. Fuji.
Kötü havadan dolayı şehrin görülmeye değer yerlerini görme fikrinden vazgeçtim.
- I gave up the idea of seeing the sights of the city because of the bad weather.
Ben bir yıl önce sigara içmekten vazgeçtim.
- I gave up smoking a year ago.
Onu bana ver, lütfen.
- Give it to me, please.
Bana yapacak bir şey ver.
- Give me something to do.
Şüpheli suçunu itiraf edene kadar üçüncü dereceden suçlu sayıldı.
- The suspect was given the third degree until he confessed his crime.
Tom'a itiraf etmek için bir şans vermeliyiz.
- We should give Tom a chance to confess.
Bu hoş kokulu gülleri sana veriyorum.
- This sweet-scented roses I give to you.
Bu gaz kötü bir koku verir.
- This gas gives off a bad smell.
Tom'a itiraf etmek için bir şans vermeliyiz.
- We should give Tom a chance to confess.
Ne demek istediğimi göstermek için size güzel bir örnek vereceğim.
- I will give you a good example to illustrate what I mean.
Askerler kahramanca savaştılar fakat sonunda teslim olmak zorunda kaldılar.
- The soldiers fought valiantly, but finally they had to give in.
Doğum günü için Tom'a ne hediye etmek istiyorsun?
- What do you want to give Tom for his birthday?
Bu geceki konser için bana bir çift bilet verildi. Benimle gitmek ister misin?
- I was given a couple of tickets for tonight's concert. Would you like to go with me?
O, derhal onu ona vermemi önerdi.
- She suggested that I give it to him right away.
Zengin olsam, ona para vermem.
- Even if I were rich, I wouldn't give money to him.
İnsana da aşırı sıcaklıklara karşı koruyucu cihazlar verilmektedir.
- Man, too, has been given protective devices against extreme temperatures.
This chair doesn't have much give.
A friendly voice on the phone welcoming prospective new clients is a must. Don't underestimate the importance of giving good phone.
... I gave this talk in late 2011-- Ha. Ah! There we go. I gave this talk in late 2011 at the ...
... that nature gave you. ...