Çalışanların alışkanlıklarından biri sarhoş olmak ve ertesi güne kadar sefil hayatlarını unutmak için iş gününün sonunda bir barda ya da restoranda toplanmaktır.
- One of the employees' habits is to gather in some bar or restaurant at the end of the workday to get drunk and forget their miserable life until the next day.
İşçiler hoşça vakit geçirebilecekleri bir barda toplanmak istiyor.
- The workers like to gather in a pub where they can let their hair down.
Bir birahane bira içmek için popüler bir toplanma yeridir.
- A pub is a popular gathering place in which to drink beer.
O, az bilinen ülkeler hakkındaki gerçekleri toplamak için dünyayı dolaşıyor.
- He travels about the world gathering facts about little known countries.
Çilek toplamak için gittik.
- We went to gather strawberries.
Napoli çok sayıda turist toplar.
- Naples gathers many tourists.
Maruyama Parkı pek çok insanın toplandığı bir yerdir.
- Maruyama Park is a place where a lot of people gather.
Tom aile toplantılarını fazla sevmiyor.
- Tom doesn't enjoy family gatherings very much.
Toplantı sonunda telefon numaralarını değiştirdik.
- We exchanged phone numbers at the end of the gathering.
Onun etrafında bir kalabalık toplanıyordu.
- A crowd was gathering around him.
Biz yağmur nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.
- We had to postpone the gathering because of rain.
O bir yabancı ile konuşmak için cesaretini topladı.
- He mustered up his courage to talk to a foreigner.
Tom sonunda Mary'nin onun ihtiyacı olan parayı ona ödünç vermesini isteme cesaretini topladı.
- Tom finally mustered up the courage to ask Mary to lend him the money he needed.
Distinction between gathering and agriculture.
Ofis binamızın dışında toplanan büyük bir kalabalık var gibi görünüyor.
- There seems to be a big crowd gathering outside our office building.
Onun etrafında bir kalabalık toplanıyordu.
- A crowd was gathering around him.
Sincap fındık toplamayla meşguldü.
- The squirrel was busy gathering nuts.
O, az bilinen ülkeler hakkındaki gerçekleri toplamak için dünyayı dolaşıyor.
- He travels about the world gathering facts about little known countries.
McGuire took the two of them out to Kidman's Bore on the Sylvester River where about two dozen stockmen from different stations had gathered to tend the muster along the edge of the Simpson Desert.
If you want to emphasise the shape, it is possible to gather the waistline.
Salt water can help boils to gather and then burst.
I gather from Aunty May that you had a good day at the match.
People gathered round as he began to tell his story.
This gathering machine forms the backbone of a bookbinding operation.
A gathering of fruit.
I met her at a gathering of engineers and scientists.
... in news gathering and do invest ...
... Like clouds of interstellar dust gathering in material to form stars, ...