O bir kenara biraz benzin koydu.
- He puts aside some gas.
O, benzin kullanmayan yeni bir motor icat etti.
- He contrived a new engine that does not use gas.
Binlerce insan Bhopal Gaz Trajedisi'nde hayatlarını kaybetti ve bugün bile yüzlerce, hatta binlerce insan hâlâ zehirli gazın kötü etkilerinden muzdariptir.
- Thousands of people lost their lives in the Bhopal Gas Tragedy, and even today hundreds of thousands of people still suffer from the ill-effects of the poisonous gas.
Hava, çeşitli gazların bir karışımıdır.
- Air is a mixture of various gases.
Dan kendine benzin fışkırttı ve kendini yakmakla tehdit etti.
- Dan sprayed gasoline on himself and threatened to set himself on fire.
Sami, Leyla'nın cesedini yakmak için benzin kullandı.
- Sami used gasoline to burn Layla's body.
Kömür, doğal gaz ve petrol, milyonlarca yıl önce yaşamış bitki ve hayvanların kalıntılarıdır.
- Coal, natural gas and oil are the remains of plants and animals that lived millions of years ago.
Buralarda bir petrol istasyonu var mıdır?
- Is there a gas station around here?
Eve giderken benzin almak için durdum.
- I stopped to get gas on my way home.
İşe giderken benzin almak için durdum.
- I stopped to get gas on the way to work.
She turned the gas on, put the potatoes on, then lit the oven.
The closer threw him nothing but gas.
It was gas when the bird flew into the classroom.
My tummy hurts so bad, I have gas.
The atmosphere is made up of a number of different gases.
He is such a gas!.
Gas-fired power stations have largely replaced coal-burning ones.