Hey man, you’re weirding me out.
I heard a strange noise coming from Tom's room last night.
- Dün gece, Tom'un odasından gelen garip bir ses duydum.
It's a bit strange to me.
- O bana biraz garip geldi.
Oddly, I've been watching a lot of telenovelas this fall.
- Gariptir, bu sonbaharda çok sayıda pembe dizi izliyorum.
Tom had an odd look on his face.
- Tom'un yüzünde garip bir ifade vardı.
Why would that be awkward?
- Bu neden garip olurdu?
Socially awkward people tend to develop insecurities.
- Sosyal garip insanlar güvensizlikleri geliştirmek eğilimindedir.
There's a funny smell coming from the engine of the car.
- Arabanın motorundan gelen garip bir koku var.
They looked at me funny.
- Onlar bana garip baktılar.
You're such a weirdo.
- Sen bir garip tipsin.
For a professional, he gave a poor account of himself in today's game.
- Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.
Sami was feeling a bit unusual.
- Sami kendini biraz garip hissediyordu.
Your freaking grandfather nearly ran me over!
- Senin garip büyükbaban neredeyse beni ezecekti!
The olm is my favourite animal, due to its grotesque appearance.
- Olm garip görünümü nedeniyle benim en sevdiğim hayvan.
Something really weird is happening here.
- Burada gerçekten garip bir şey oluyor.
Tom gave Mary a weird look.
- Tom Mary'ye garip bir görüntü verdi.
Tom and Mary show up at the strangest places.
- Tom ve Mary en garip yerlerde ortaya çıktı.
The strangest part is that no one recognizes me.
- En garip nokta şu ki kimse beni tanımıyor.
There are strange rumors afloat.
- Gemide garip söylentiler var.