They made a strange discovery.
- Garip bir keşif yaptılar.
It's a bit strange to me.
- O bana biraz garip geldi.
She must have sensed something odd.
- Garip bir şey hissetmiş olmalı.
His behavior is very odd today.
- Onun davranışı bugün çok gariptir.
Socially awkward people tend to develop insecurities.
- Sosyal garip insanlar güvensizlikleri geliştirmek eğilimindedir.
Tom looked a little awkward.
- Tom biraz garip görünüyordu.
You're such a weirdo.
- Sen bir garip tipsin.
For a professional, he gave a poor account of himself in today's game.
- Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.
Don't you think that's funny?
- Bunun garip olduğunu düşünmüyor musun?
They looked at me funny.
- Onlar bana garip baktılar.
Your freaking grandfather nearly ran me over!
- Senin garip büyükbaban neredeyse beni ezecekti!
The olm is my favourite animal, due to its grotesque appearance.
- Olm garip görünümü nedeniyle benim en sevdiğim hayvan.
Sami was feeling a bit unusual.
- Sami kendini biraz garip hissediyordu.
Tom gave Mary a weird look.
- Tom Mary'ye garip bir görüntü verdi.
That's a really weird shade of red for a car.
- Bu bir araba için gerçekten kırmızının garip bir tonu.
The strangest part is that no one recognizes me.
- En garip nokta şu ki kimse beni tanımıyor.
What is the strangest thing you've ever eaten?
- Şu ana kadar yediğin en garip şey nedir?
It's strangely quiet here.
- Burası garip biçimde sessiz.
The car has been acting strangely.
- Araba garip biçimde hareket ediyor.
Tom is behaving oddly.
- Tom garip bir biçimde davranıyor.
Oddly, she had suddenly disappeared.
- Garip bir biçimde, o birden kayboldu.