Onunla birlikte tam zamanlı işim vardı.
- I had a full time job with him.
Bu şirket kaç tane çalışanı tam zamanlı çalıştırıyor?
- How many employees does this company employ full time?
she talked the whole time.
O gün boyu kocasına hizmet etti.
- She waited on her husband all day long.
Tom bütün gün boyunca evi temizlediğini söyledi.
- Tom said that he had been cleaning the house all day.
Eğer yarın yağmur yağarsa, bütün gün evde kalacağım.
- If it rains tomorrow, I will stay at home all day.
Bütün gün boşa kürek salladı.
- He built castles in the air all day.
Eylül sonuna kadar bir kitapçıda tam gün çalışıyorum.
- I'm working full time in a bookshop until the end of September.
Ben bir restoranda tam gün çalışırdım.
- I used to work full time in a restaurant.