Profesör, çalışmasının konusunu kısa ve açık bir biçimde anlattı.
- The professor briefly and clearly described the topic of his study.
Seni açık bir biçimde duymadım. Bir daha söyler misin lütfen?
- I didn't hear you clearly. Would you please say it again?
Bu sözcüğü açıkça tanımlayabilir misiniz?
- Can you clearly define this word?
O, konuyu açıkça belirtmiştir.
- He clearly stated that point.
Hâlâ apaçık hatırlıyorum. Yedi ya da sekiz yıl önceydi. Tam olarak nerede? Sen de orada mıydın?
- I still clearly remember. It was seven or eight years ago. Where exactly? Were you also there?
Tom bu sabah erken saatlerde besbelli buradaydı.
- Tom evidently was here early this morning.
Onun benimle konuşmak istemediği besbelli.
- Evidently he does not want to speak to me.
Açıkçası, o bir hata yaptı.
- Evidently, he's made a mistake.
Açıkçası, yarın yağmur yağacak.
- Evidently, it's going to rain tomorrow.
Şüphesiz, o, biyoteknoloji hakkında çok şey biliyor.
- Clearly, she knows a lot about biotechnology.
Şüphesiz Tom'da potansiyel var.
- Tom clearly has potential.
Tom anlaşılır biçimde bir şizofren paranoyak.
- Tom is clearly a paranoid schizophrenic.
Ben anlaşılır biçimde düşünmüyordum.
- I wasn't thinking clearly.