Çok sayıda şirket sözleşmeyi kazanmak için yarışıyor.
- Several companies are competing to gain the contract.
Adam güç kazanmak için çok para kullandı.
- The man used much money to gain power.
Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.
- We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.
Emeksiz kazanç olmaz.
- No gains without pains.
Küçük bir kazanım, büyük bir kayba yeğdir.
- Better a small gain than a great loss.
Leyla, üç çocuğunun velayetini almak için yasal işlem başlattı.
- Layla launched a legal action to gain custody of her three children.
Çok fazla kilo almak sağlığınız için iyi değil.
- Gaining too much weight is not good for your health.
Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.
- They tried very hard to gain an advantage over one another.
Perry Drake'den bilgi almaya karar verdi.
- Perry decided to gain information from Drake.
Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.
- They tried very hard to gain an advantage over one another.
Bugün Dow Jones ortalama iki puanlık artış ilan etti.
- The Dow Jones average posted a gain of two points today.
Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.
- We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.
Takımımız büyük bir zafer kazandı.
- Our team gained a great victory.
Övüldüğümüz zaman güven kazanırız.
- When we are praised, we gain confidence.
Haksız kazançların kimseye faydası olmaz.
- Ill-gotten gains never benefit anyone.
Zaman kazanmak için uçağa bindik.
- To gain time we took the plane.
Several ways on how a person can gain confidence in his life.
On the Web, ideas gain traction based on their perceived merits, rather than on the political power of their sponsors.
Onların ilişkisi ivme kazanmaya başladı.
- Their relationship really started gaining momentum.
Onların ilişkisi ivme kazanmaya başladı.
- Their relationship really started gaining momentum.
Kent, önemli bir turistik yer olarak rağbet kazandı.
- The city is gaining popularity as a major tourist destination.
Ben maddi kazançlarla ilgilenmiyorum.
- I'm not interested in material gains.
Haksız kazançlar kısa ömürlüdür.
- Ill-gotten gains are short-lived.
the gainest way.
gain quiet (= fairly/pretty quiet).
No pain, no gain.
gainstrive.
The miners they're here to help are gaining in strength.
... more than three million Americans under age 26 have gain coverage under their ...
... to gain billions of dollars back when they aren't making seniors any healthier. And I ...