It smelled really good.
- Gerçekten güzel koktu.
I am surprised that she refused such a good offer.
- Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım.
Meg has a lovely face.
- Meg'in güzel bir yüzü var.
What a lovely surprise!
- Ne güzel bir sürpriz!
It was a pleasant day, but there were few people in the park.
- Güzel bir gündü ama parkta çok az kişi vardı.
It is very pleasant to cross the ocean by ship.
- Gemi ile okyanusu geçmek çok güzel.
Trang is as pretty as Dorenda.
- Trang Dorenda kadar güzeldir.
She sang pretty well.
- O oldukça güzel söyledi.
I hope it will be nice.
- Havanın güzel olacağını umuyorum.
It must be nice to have friends in high places.
- Yüksek yerlerde arkadaşlara sahip olmak güzel olmalı.
What a beautiful rainbow!
- Ne güzel bir gökkuşağı!
Nagasaki, where I was born, is a beautiful port city.
- Doğduğum yer olan Nagasaki, güzel bir liman kentidir.
She's smarter than Mary, but not as beautiful.
- O, Mary'den daha akıllı fakat onun kadar güzel değil.
I think it's the smart thing to do.
- Sanırım o yapmak için güzel şey.
Words cannot express the beauty of the scene.
- Kelimeler manzaranın güzelliğini ifade edemez.
That car is a real beauty.
- O araba gerçek bir güzelliktir.
It is likely to be fine tomorrow.
- Yarın hava muhtemelen güzel olacak.
The island has a fine harbor.
- Adanın güzel bir limanı var.
She is studying fine art at school.
- Okulda güzel sanatlar okuyor.
He had handsome dark eyes with long lashes.
- Onun uzun kirpikli güzel koyu gözleri vardı.
The handsome prince fell in love with a very beautiful princess.
- Yakışıklı prens çok güzel bir prensese aşık oldu.
She writes beautifully.
- O güzel şekilde yazar.
The actress was dressed beautifully.
- Aktris güzel giyinmişti.
We stood looking at the beautiful scenery.
- Biz güzel manzaraya bakarak ayakta durduk.
The beautiful French language is lost.
- Güzel Fransızca lisanı kayboldu.
I thought it worked nicely.
- Onun güzelce çalıştığını düşündüm.
The fire's blazing nicely now.
- Ateş artık güzelce yanıyor.
Time is a good physician, but a bad cosmetician.
- Zaman iyi bir hekim ama kötü bir güzellik uzmanıdır.
One of the nice things about being bald is that you never have a bad hair day.
- Kel olmakla ilgili güzel şeylerden biri, asla kötü bir saçlı bir gününün olmamasıdır.
Jane is fat and rude, and smokes too much. However, Ken thinks she's lovely and charming. That's why they say love is blind.
- Jane şişman ve kaba ve çok sigara içiyor. Fakat, Ken onun güzel ve çekici olduğunu düşünüyor. Aşkın gözü kördür demelerinin nedeni bu.
Fifth Avenue is an elegant street.
- Beşinci sokak güzel bir sokaktır.
How about spending an elegant and blissful time at a beauty salon?
- Bir güzellik salonunda hoş ve mutlu bir zaman geçirmeye ne dersin?
The most beautiful flowers have the sharpest thorns.
- En güzel çiçeklerin en keskin dikenleri vardır.
The most beautiful victory is to defeat one's heart.
- En güzel zafer, birinin kalbini kazanmaktır.
A pretty girl like you will definitely be noticed.
- Senin gibi güzel bir kız kesinlikle fark edilir.
She said that she was good-looking.
- O, güzel olduğunu söyledi.
That girl is good-looking.
- O kız güzel görünümlü.
She has beautiful rosy cheeks.
- Onun güzel al yanakları var.
She sang pretty well.
- O oldukça güzel söyledi.
Well, the night is quite long, isn't it?
- Güzel, gece çok uzun, değil mi?
This woman is very good looking.
- Bu kadın çok güzel görünüyor.
What did you think of Tom? He's got a nice voice. Just a nice voice? Well, his face is nothing special, right? Really! I think he's pretty good looking.
- Tom hakkında ne düşünüyorsun? Onun güzel bir sesi var. Sadece güzel bir ses mi? Pekala, onun yüzü özel bir şey değil, değil mi? Gerçekten mi! Sanırım o oldukça yakışıklı.
Mary looked like Belle from the Beauty and the Beast.
- Mary Güzel ve Çirkin'den Belle'ye benziyordu.
Because you're a sweet and lovely girl.
- Çünkü sen tatlı ve güzel bir kızsın.
That flower smells sweet.
- O çiçek güzel kokuyor.
Life isn't fair, but it's still good.
- Yaşam adil değil ama hala güzel.
The sky promises fair weather.
- Gökyüzü güzel hava vaadediyor.
It is possible to launder language to make it more appealing and uplifting.
- Onu daha güzel ve çekici yapmak için dili aklamak mümkündür.
The eloquent scholar readily participated in the debate.
- Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı.
Cicero was the most eloquent of the Roman orators.
- Çiçero Roma hatiplerinin en güzel konuşanıydı.
Roses have a nice fragrance.
- Güllerin güzel kokusu vardır.
This flower gives off a strong fragrance.
- Bu çiçek güçlü bir güzel koku verir.
The flower planted in our porch is very fragrant.
- Bizim verandada dikili çiçek çok güzel kokulu.
These flowers are not only beautiful but also fragrant.
- Bu çiçekler sadece güzel değil fakat aynı zamanda güzel kokulu da.
Mrs. Smith was a famous beauty.
- Bayan Smith ünlü bir güzel kadındı.
That perfume smells good.
- O parfüm güzel kokuyor.
That flower smells sweet.
- O çiçek güzel kokuyor.
This flower smells sweet.
- Bu çiçek güzel kokuyor.
That pretty girl is my sister.
- O güzel kız benim kız kardeşim.
Look at the tall pretty girl standing there.
- Orada duran uzun boylu güzel kıza bak.
She had two beautiful girls at one birth.
- Onun bir doğumda iki güzel kızı oldu.
Ukrainian girls are the most beautiful girls in the world.
- Ukraynalı kızlar, dünyanın en güzel kızlarıdır.
The fine arts flourished in Italy in the 15th century.
- Güzel sanatlar on beşinci yüzyılda İtalya'da gelişti.
She is studying fine art at school.
- Okulda güzel sanatlar okuyor.
Where is the Palace of Fine Arts?
- Güzel Sanatlar Sarayı nerede?
The fine arts flourished in Italy in the 15th century.
- Güzel sanatlar on beşinci yüzyılda İtalya'da gelişti.
Tom is now in his prime.
- Tom şu an en güzel zamanında.
He was cut down in his prime.
- O, en güzel zamanında öldürüldü.
That's not a very nicely asked question.
- O çok güzel bir şekilde sorulan bir soru değil.
Layla dressed nicely.
- Leyla güzel bir şekilde giyindi.
Lee was dressed in his finest clothing.
- Lee en güzel elbisesini giymişti.
This is the finest picture I have ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en güzel resim.