günler

listen to the pronunciation of günler
Турецкий язык - Английский Язык
days

I never see this album without remembering my school days. - Bu albümü, okul günlerimi hatırlamadan asla göremem.

I never read this book without being reminded of my old days. - Bana geçmiş günlerimi hatırlatmaksızın bu kitabı hiç okumadım.

times

Sami is going through difficult times right now. - Sami şu an zor günler geçiriyor.

The cottage reminded me of the happy times I had spent with her. - Sayfiye evi bana onunla birlikte geçirdiğim mutlu günleri hatırlattı.

gün
day

Rome was not built in a day. - Roma bir gün içinde kurulmamıştır.

Do you study English every day? - Her gün İngilizce çalışıyor musun?

günler sonra
day after day
gün
day, days, time, times, period
iyi günler
goodday
gün
happy days, better times, days of happiness
gün
sunlight

This room doesn't get much sunlight. - Bu oda çok fazla güneş ışığı almıyor.

Don't expose this chemical to direct sunlight. - Kimyasal maddeyi doğrudan güneş ışığına maruz bırakma.

gün
present

My grandfather gave me a birthday present. - Büyükbabam bana bir doğum günü hediyesi verdi.

Tom never fails to send a birthday present to his father. - Tom babasına doğum günü hediyesi göndermekten geri kalmaz.

gün
today

Today is a sunny day. - Bugün güneşli bir gün.

Today is the hottest day this year. - Bugün, bu yılın en sıcak günüdür.

gün
(Bilgisayar) on
gün
sunshine

The sunshine improved his color. - Güneş rengini artırdı.

This room gets a lot of sunshine. - Bu oda bol güneş ışığı alır.

gün
time

These medicines should be taken three times a day. - Bu ilaçlardan günde üç kez alınmalı.

How many times a day does that bus run? - O otobüs günde kaç kez çalışır?

zor günler
hard times
gün
special day, feast day
gün
date (a given point of time)
gün
day, time
gün
(Latin) dies

Sami will maintain his innocence until the day he dies. - Sami masumiyetini öldüğü güne kadar sürdürecek.

gün
a woman's at-home day
gün
the day
gün
on the day
gün
day a
gün
by the day
iyi günler
Have a nice day, Have a good one
birbirini izleyen günler
(Ticaret) sequential days
eski güzel günler
Auld Lang Syne
gelecek günler
coming days
geçmiş mutlu günler
palmy days
gün
daytime, day
gün
day; sun; sunlight, sunshine; daytime; today, present; time; age, period; good times; date; at-home day
gün
daylight, sunlight
gün
(Hukuk) date

Which is the date of your birthday? - Doğum günün hangi tarih?

Your opinion seems to be out of date. - Sizin fikirleriniz güncelliğini yitirmiş gibi görünüyor

gün
sun

Every day they killed a llama to make the Sun God happy. - Onlar Güneş Tanrısı'nı mutlu etmek için her gün bir lama öldürdü.

A warm, sunny day is ideal for a picnic. - Ilık, güneşli bir gün piknik için idealdir.

gün
bee

I'm worn out, because I've been standing all day. - Bütün gün ayakta durduğum için yoruldum.

I regret having been idle in my school days. - Okul günlerimde aylak olduğum için pişmanım.

hey gidi günler
those were the days
iyi ve kötü günler
the ups and downs
kritik günler
(Tıp) critical days
kötü günler
hard times
neydi o günler
those were the days
rahat ve huzurlu günler
halcyon days
sayılı gün/günler çabuk/tez geçer
(Atasözü) Deadlines come to an end in no time flat
yaz sonundaki sıcak günler
Indian summer
zor günler geçirmek
fall on evil days
İyi günler!
Good day!
ıyi günler
have a nice day
Турецкий язык - Турецкий язык
(Hukuk) EYYA
(Hukuk) EYYAM
gün
Zaman, sıra: "Biz bu ihtiyara son günlerinde hiç aklından geçirmediği bir saadet sağladık."- H. Taner. Çağ, devir. İyi yaşanmış zaman
gün
Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre: "Kız kardeşi üç yıl, bir gün olsun canı sıkılmadan yaşadı Tatvan'da."- N. Cumalı. İçinde bulunulan zaman: "Aylıkları, günün ihtiyaçları karşısında devede kulak gibi kalıyordu."- R. N. Güntekin
gün
Güneş ışığı
gün
Güneş: "Gün biraz yükselince ıssı bir sıcak kırları kapladı."- M. Ş. Esendal
gün
Gündüz: "Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş."- H. Taner
gün
Tarih
Gün
(Hukuk) YEVM
Gün
ruz
gün
Zaman, sıra
gün
Çoğunlukla ev hanımlarının ayın belirli günlerinde konuk ağırlamak için yaptıkları toplantı
gün
Güneş

Güneş çıkmış olsa bile hava soğuktu. - güneşin çıkmış olmasına rağmen, hava soğuktu.

Merih güneşten dördüncü gezegendir. - Mars güneşten dördüncü gezegendir.

gün
İçinde bulunulan zaman
gün
İyi yaşanmış zaman
gün
Çağ, devir
gün
Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre
gün
Bayram niteliğinde özel gün
gün
Gündüz
günler
Избранное