güneye

listen to the pronunciation of güneye
Турецкий язык - Английский Язык
down
south

Birds fly south in winter. - Kuşlar kışın güneye doğru uçarlar.

The object flew away to the south, giving out flashes of light. - Nesne, yanıp sönen ışıklar vererek, güneye doğru uçtu.

southerly
güney
{i} south

In the summer it's very hot in southern Spain. - Yazın, güney İspanya'da hava çok sıcaktır.

Tomorrow it will rain in the south of England. - Yarın İngiltere'nin güneyinde yağmur yağacak.

güneye bakmak
have a southern aspect
güneye doğru
southerly
güneye doğru
down south
güneye doğru
southward
güneye doğru
southernly
güneye doğru gitme
southing
güneye doğru olan
southward
güneye doğru olan
southernly
güneye doğru olan
southerly
güneye doğru rota
southing
güneye doğru uzaklık
southing
güneye yönelmek
go south
güney
austral

Australia is smaller than South America. - Avustralya Güney Amerika'dan daha küçüktür.

güney
southern

Southern newspapers attacked Lincoln. - Güney gazeteleri Lincoln'a saldırdı.

Tomorrow's total eclipse of the sun will be visible from the southern hemisphere. - Yarının toplam güneş tutulması, güney yarımküreden görünür olacaktır.

Güney
(Askeri) joint interagency task force - South - müşterek birimler arası görev kuvveti
güney
sunny side
güney
southernly
güney
south; southern, southerly
güney
meridional
güney
south wind. G
güney
southerly
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение güneye в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Güney
(Hukuk) CENUP
güney
Solunu doğuya, sağını batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, cenup, kuzey karşıtı
güney
Herzaman güneş alan yer
güney
Bu yönde olan, bu yönle ilgili, cenubi
güney
Lodos
güney
Güneş gören yer
güneye
Избранное