Rome was not built in a day.
- Roma bir gün içinde kurulmamıştır.
And I will raise it again in three days.
- Ve onu üç günde tekrar kaldıracağım.
We should get together sometime.
- Günün birinde buluşmalıyız.
I would like to see you again sometime.
- Günün birinde seni tekrar görmek isterim.
Tom will pay for it one day.
- Tom onu günün birinde ödeyecek.
A new sentence is like a letter in a bottle: it will be translated some time.
- Yeni bir cümle, şişe içindeki bir mektup gibidir: günün birinde çevrilecektir.
Love, which is a wonderful feeling, comes to everyone at some time in their life.
- Aşk, harika bir duygu, herkese hayatında günün birinde gelir.
This room doesn't get much sunlight.
- Bu oda çok fazla güneş ışığı almıyor.
A beam of sunlight came through the clouds.
- Bulutların arasından güneş ışığı demeti geldi.
My grandfather gave me a birthday present.
- Büyükbabam bana bir doğum günü hediyesi verdi.
We chose Mary a good birthday present.
- Mary'ye iyi bir doğum günü hediyesi seçtik.
Today is the hottest day this year.
- Bugün, bu yılın en sıcak günüdür.
As everyone knows, today is a very significant day for us.
- Herkesin bildiği gibi, bugün bizim için çok anlamlı bir gündür.
Sunshine is beneficial to plants.
- Güneş ışığı bitkiler için faydalıdır.
This room doesn't get much sunshine.
- Bu oda çok fazla güneş ışığı almaz.
How many times a day does that bus run?
- O otobüs günde kaç kez çalışır?
How many times does the bus run each day?
- Otobüs her gün kaç kez çalışır?
Sami will maintain his innocence until the day he dies.
- Sami masumiyetini öldüğü güne kadar sürdürecek.
Date of last revision of this page: 2010-11-03
- Bu sayfanın son güncellenme tarihi: 2010.11.03
Which is the date of your birthday?
- Doğum günün hangi tarih?
You don't go to school on Sunday, do you?
- Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi?
Every day they killed a llama to make the Sun God happy.
- Onlar Güneş Tanrısı'nı mutlu etmek için her gün bir lama öldürdü.
He has been unconscious for three days.
- Onun üç gün boyunca bilinci kapalı.
I thought doing this would be easy, but we've been working all day and we're still not finished.
- Bunun kolay olacağını düşünmüştüm, fakat bütün gün çalışıyoruz ve hâlâ bitirmedik.
Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.
- Güneşli olsa da hava soğuktu.
Güneş çıkmış olsa bile hava soğuktu.
- güneşin çıkmış olmasına rağmen, hava soğuktu.