Time withers the roses, but wears down the thorns.
- Zaman gülleri soldurur, fakat dikenleri kırar.
I like white roses better than red ones.
- Ben beyaz gülleri kırmızı olanlardan daha çok severim.
The rose is a flower and the dove is a bird.
- Gül bir çiçektir ve güvercin bir kuştur.
I am good at raising roses.
- Gül yetiştirmekte iyiyim.
We must not laugh at the poor.
- Fakirlere gülmemeliyiz.
Don't laugh at him for making a mistake.
- Hata yaptığı için ona gülme.
I can't stop laughing.
- Gülmemek elimde değil.
I cannot help laughing.
- Gülmemek elimde değil.
Man is the only animal that can laugh.
- İnsan gülebilen tek hayvandır.
They laughed the speaker down.
- Onlar spikeri gülerek susturdular.