The gardener planted a rose tree in the middle of the garden.
- Bahçıvan bahçenin ortasına bir gül ağacı dikti.
The rose is a flower and the dove is a bird.
- Gül bir çiçektir ve güvercin bir kuştur.
Goodbye and good luck.
- Güle güle ve iyi şanslar.
You didn't even say goodbye.
- Güle güle bile demedin.
You didn't even say goodbye.
- Güle güle bile demedin.
I didn't say goodbye to my mom.
- Anneme güle güle demedim.
A teacher should never laugh at his students' mistakes.
- Bir öğretmen öğrencilerinin hatalarına asla gülmemeli.
We must not laugh at the poor.
- Fakirlere gülmemeliyiz.
I could not help laughing when I saw him.
- Onu gördüğümde gülmekten kendimi alamadım.
I could hardly resist laughing.
- Gülmeye karşı koyamadım.
Man is the only animal that can laugh.
- İnsan gülebilen tek hayvandır.
His jokes made us laugh.
- Esprileriyle bizi güldürdü.