Once I opened my eyes again, Amina was staring at me through the bottom of her beer glass.
- Gözlerimi tekrar açar açmaz, Amina bira bardağının tabanından bana bakıyordu.
I saw it with my own eyes.
- Onu kendi gözlerimle gördüm.
Bird watching is a nice hobby.
- Kuş gözlemciliği güzel bir hobi.
One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching.
- Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.
Much can be learned by observing how a child interacts at play with other children.
- Çoğu şey bir çocuğun diğer çocuklarla oyun oynarken nasıl etkileşim kurduğu gözlemlenerek öğrenilebilir.
Tom was observing the sky with his telescope when he discovered a mysterious new object.
- Tom gizemli yeni bir nesne keşfettiğinde teleskobuyla gökyüzünü gözlemliyordu.
I closed my eyes to calm down.
- Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
My mother looked at me with tears in her eyes.
- Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
The boy observed the birds all day.
- Çocuk bütün gün kuşları gözlemledi.
I noticed I was being observed.
- Gözlenmekte olduğumu fark ettim.
Tom likes to observe the people walking by.
- Tom yürüyen insanları gözlemlemeyi sever.
He observed many types of creatures there.
- Orada bir sürü yaratık çeşidi gözlemledi.