gözlenebilir

listen to the pronunciation of gözlenebilir
Турецкий язык - Английский Язык
observable
Able to be observed
Any physical property that can be observed and measured directly and not derived from other properties
{a} remarkable, plain, visible, noted
Something that is observable can be seen. Mars is too faint and too low in the sky to be observable. something that is observable can be seen or noticed noticeable
{s} discernible; protruding; seeable; able to be observed (of religious laws)
Worthy or capable of being observed; discernible; noticeable; remarkable
capable of being seen or noticed; "a discernible change in attitude"; "a clearly evident erasure in the manuscript"; "an observable change in behavior"
Deserving to be observed
gözle
(Bilgisayar) watch

One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching. - Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.

Bird watching is a nice hobby. - Kuş gözlemciliği güzel bir hobi.

gözle
{f} observing

I'm observing wild birds. - Ben yabani kuşları gözlemliyorum.

Much can be learned by observing how a child interacts at play with other children. - Çoğu şey bir çocuğun diğer çocuklarla oyun oynarken nasıl etkileşim kurduğu gözlemlenerek öğrenilebilir.

gözle
{f} eye

Mother looked at me with tears in her eyes. - Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.

My mother looked at me with tears in her eyes. - Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.

gözle
{f} observed

I noticed I was being observed. - Gözlenmekte olduğumu fark ettim.

The boy observed the birds all day. - Çocuk bütün gün kuşları gözlemledi.

gözle
observe

This is a time of year when people get together with family and friends to observe Passover and to celebrate Easter. - Bu, Hamursuz bayramını gözlemlemek ve Paskalyayı kutlamak için insanların aileleri ve arkadaşlarıyla bir araya geldiği, yılın bir zamanıdır.

Tom likes to observe birds. - Tom kuşları gözlemlemeyi sever.

gözle
{f} surveyed
gözle
optical
gözlenebilir
Избранное