She likes to show off.
- O gösteriş yapmayı sever.
Rich people show off with their expensive watches.
- Zengin insanlar pahalı saatleriyle gösteriş yaparlar.
She wears vanity glasses.
- O gösteriş gözlükleri takıyor.
Kate always shows off her diamond ring.
- Kate her zaman elmas yüzüğü ile gösteriş yapar.
This showy dress isn't appropriate for me.
- Bu gösterişli elbise benim için uygun değil.
He's just showing off in front of the girls.
- O sadece kızların önünde gösteriş yapıyor.
He was the kind of kid who was always showing off to his classmates.
- Her zaman sınıf arkadaşlarına gösteriş yapan türde bir çocuktu.
Tom doesn't flaunt his wealth.
- Tom servetiyle gösteriş yapmaz.
Layla didn't like to show off.
- Leyla gösteriş yapmaktan hoşlanmadı.
I showed her my room.
- Ona kendi odamı gösterdim.
Oh! Show it to me please.
- Ah! Onu bana göster lütfen.
Please show me your picture.
- Lütfen bana resmini göster.
Will you show me the picture?
- Bana resmi gösterir misin?
She pointed her finger at him accusingly.
- O, suçlarcasına parmağını ona gösterdi.
The compass points to the north.
- Pusula kuzeyi gösterir.
The teacher will illustrate how to do it.
- Öğretmen onun nasıl yapılacağını gösterecek.
I will give you a good example to illustrate what I mean.
- Ne demek istediğimi göstermek için size güzel bir örnek vereceğim.
I want to show you a spectacular view.
- Sana muhteşem bir manzara göstermek istiyorum.
Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
- Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
The sign indicates the way to go.
- Sinyal gidecek yolu gösterir.
I went in the direction my friend indicated.
- Ben arkadaşımın gösterdiği yönde gittim.
This figure is a mirror of the decrease in imports of crude oil.
- Bu şekil ham petrol ithalatının azaldığının bir göstergesidir.
The painting shows a young woman combing her hair before a mirror.
- Tablo, aynanın önünde saçlarını tarayan genç bir kadını gösteriyor.
Filiberto has not shown a very brave character.
- Filiberto çok cesur bir karakter göstermedi.
The attack was shown on video.
- Saldırı videoda gösterildi.
The red flag indicated the presence of danger.
- Kırmızı bayrak tehlikenin varlığını gösterdi.
I went in the direction my friend indicated.
- Ben arkadaşımın gösterdiği yönde gittim.
There's a good movie screening today.
- Bugün iyi bir film gösterimi var.
Her health screening showed no negative results.
- Onun sağlık taraması olumsuz sonuçlar göstermedi.
In the contest he fully displayed what ability he had.
- O, yarışmada hangi yeteneğe sahip olduğunu gösterdi.
She displayed her talents.
- O, yeteneklerini gösterdi.
If you see the lion baring its teeth, don't think that the lion is smiling at you.
- Aslanın dişlerini gösterdiğini görürsen, sana gülümsediğini sanma.
The movie K-9 is showing.
- K -9 film gösterimde.
The teenager is showing off his new car.
- Delikanlı yeni arabasını gösteriyor.
Her health screening showed no negative results.
- Onun sağlık taraması olumsuz sonuçlar göstermedi.
There's a good movie screening today.
- Bugün iyi bir film gösterimi var.
He never made a display of his learning.
- O asla öğrendikleri ile ilgili bir gösteri yapmadı.
Warning: unsupported characters are displayed using the '_' character.
- Uyarı: desteklenmeyen karakterler '_' karakteri kullanarak gösterilir.
There is no sign indicating that this is a meeting room.
- Bunun bir toplantı odası olduğunu gösteren hiçbir işaret yok.
Dan began displaying symptoms of Alzheimer's.
- Dan, Alzheimer belirtileri göstermeye başladı.
The salesman demonstrated how to use it.
- Satıcı onun nasıl kullanılacağını gösterdi.
You should make the most of this rare opportunity to demonstrate your talent.
- Yeteneğini göstermek için bu az bulunur fırsatı en iyi şekilde kullanmalısın.
After the performance, she went backstage.
- O, gösteriden sonra kulise gitti.
There were no tickets available for Friday's performance.
- Cuma gösterisi için mevcut hiç bilet yoktu.
These letters reveal her to be an honest lady.
- Bu mektuplar onun dürüst bir kadın olduğunu gösteriyor.