What are his official job duties?
- Onun resmî iş görevleri nelerdir?
My job is dull and boring.
- Benim görevim donuk ve sıkıcı.
I must go through the task by tomorrow.
- Yarına kadar görevi gözden geçirmeliyim.
The trainee could hardly bear the burden of the task.
- Stajyer, görevin yüküne dayanamadı.
Each person has a duty to do.
- Her insanın yapacak bir görevi vardır.
I will do my duty to the best of my ability.
- Yeteneğimin en iyisine göre görevimi yapacağım.
I have another assignment for you.
- Senin için başka bir görevim var.
I was abroad on an assignment.
- Ben bir görev için yurt dışındaydım.
The social worker was asked to follow up the information about the Stevenson family.
- Sosyal görevliden Stevenson ailesi hakkındaki bilgiyi takip etmesi istedi.
I work as a museum attendant.
- Bir müze görevlisi olarak çalışıyorum.
Tom was in favor of aborting the mission.
- Tom görevin durdurulmasından yanaydı.
Tom couldn't understand what the purpose of the mission was.
- Tom görevin amacının ne olduğunu anlayamadı.
We can't function like this.
- Böyle görev yapamayız.
The politician was removed from office.
- Politikacı görevden alındı.
He resigned from his office.
- O görevinden istifa etti.
He is employed in a bank.
- O, bir bankada görevlidir.
While employed at the bank, he taught economics at college.
- Bankada görevlendirildiğinde ,kolejde ekonomi öğretti.
No one doubts her fitness for the post.
- Onun görev için uygunluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok.
He was advanced to a managerial post.
- O, idari bir göreve yükseltildi.
The Board of Trustees voted to divest the organization's overseas holdings.
- Mütevelli Yönetim kurulu yurt dışı holdingleri görevden almak için oy kullandı.
We don't have problems. We only have tasks.
- Bizim sorunlarımız yok. Yalnızca görevlerimiz var.
Tom has a great talent for the assignment of tasks.
- Tom'un görev dağılımı için büyük bir yeteneği var.
I plan on doing my part.
- Görevimi yapmayı planlıyorum.
I try to do my part to help the community.
- Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
Sami finished his two years of military service.
- Sami iki yıllık askerlik görevini bitirdi.
I had my military service in Ankara.
- Askerlik görevimi Ankara'da yaptım.
A friend of mine commissioned a well-known artist to paint a portrait of his wife.
- Arkadaşlarımdan biri iyi-tanınmış bir sanatçıyı onun karısının portresini yapması için görevlendirdi.
He has received a commission as a naval officer.
- O bir deniz subayı olarak bir görev aldı.
My elder brother got a position in a big business.
- Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.
He is seeking a new position.
- Yeni bir görev arıyor.
You must put up with your new post for the present. I'll find you a better place one of these days.
- Şu an için yeni görevinize katlanmalısın. Sana bugünlerden birinde daha iyi bir yer bulacağım.
My elder brother got a position in a big business.
- Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.
The boss put me in charge.
- Patron beni görevlendirdi.
Who put you in charge?
- Seni kim görevlendirdi?