Tom assigned Mary to do the job.
- Tom işi yapması için Mary'yi görevlendirdi.
What are his official job duties?
- Onun resmî iş görevleri nelerdir?
He needed more time to complete the task.
- Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
The trainee could hardly bear the burden of the task.
- Stajyer, görevin yüküne dayanamadı.
One must do one's duty.
- İnsan görevini yapmalı.
I will do my duty to the best of my ability.
- Yeteneğimin en iyisine göre görevimi yapacağım.
I was out of town on an assignment.
- Ben bir görev için kasaba dışındaydım.
Can I give you the assignment?
- Sana görev verebilir miyim?
The social worker was asked to follow up the information about the Stevenson family.
- Sosyal görevliden Stevenson ailesi hakkındaki bilgiyi takip etmesi istedi.
Tom worked as a gas station attendant.
- Tom bir benzin istasyonu görevlisi olarak çalıştı.
Tom and Mary accomplished their mission without any difficulty.
- Tom ve Mary herhangi bir zorluk olmadan görevlerini tamamladı.
He accomplished his mission.
- O görevini yerine getirdi.
We can't function like this.
- Böyle görev yapamayız.
John Adams took office in 1797.
- John Adams, 1797 yılında göreve başladı.
I was given the task of cleaning the office.
- Bana ofisi temizleme görevi verildi.
He is employed in a bank.
- O, bir bankada görevlidir.
While employed at the bank, he taught economics at college.
- Bankada görevlendirildiğinde ,kolejde ekonomi öğretti.
It will take her at least two years to be qualified for that post.
- Onun bu görev için nitelikli olması en az iki yılını alacak.
He resigned his post on account of illness.
- O, hastalık nedeniyle görevinden istifa etti.
The Board of Trustees voted to divest the organization's overseas holdings.
- Mütevelli Yönetim kurulu yurt dışı holdingleri görevden almak için oy kullandı.
Only half of all military planes can fight. The rest are used for other tasks.
- Askerî uçakların sadece yarısı savaşa katılabilir. Kalanlar ise başka görevler için kullanılır.
Tom has a great talent for the assignment of tasks.
- Tom'un görev dağılımı için büyük bir yeteneği var.
I try to do my part to help the community.
- Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
I plan on doing my part.
- Görevimi yapmayı planlıyorum.
Sami finished his two years of military service.
- Sami iki yıllık askerlik görevini bitirdi.
I had my military service in Ankara.
- Askerlik görevimi Ankara'da yaptım.
A friend of mine commissioned a well-known artist to paint a portrait of his wife.
- Arkadaşlarımdan biri iyi-tanınmış bir sanatçıyı onun karısının portresini yapması için görevlendirdi.
He has received a commission as a naval officer.
- O bir deniz subayı olarak bir görev aldı.
A big title does not necessarily mean a high position.
- Büyük bir unvan mutlaka yüksek bir görev anlamına gelmez.
My elder brother got a position in a big business.
- Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.
You must put up with your new post for the present. I'll find you a better place one of these days.
- Şu an için yeni görevinize katlanmalısın. Sana bugünlerden birinde daha iyi bir yer bulacağım.
My elder brother got a position in a big business.
- Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.
Who put you in charge?
- Seni kim görevlendirdi?
Tom is still officially in charge.
- Tom hâlâ resmî olarak görevde.