I am sure you will take an active role in your new position.
- Ben, yeni görevinde aktif bir rol alacağından eminim.
The king had clearly overstepped his constitutional role.
- Kral açıkça anayasal görevini aşmıştı.
I am sure you will take an active role in your new position.
- Ben, yeni görevinde aktif bir rol alacağından eminim.
He was promoted to the position of school principal.
- Okul müdürlüğü görevine terfi ettirildi.
It's your duty to finish the job.
- İşi bitirmek sizin göreviniz.
Tom assigned Mary to do the job.
- Tom işi yapması için Mary'yi görevlendirdi.
The trainee could hardly bear the burden of the task.
- Stajyer, görevin yüküne dayanamadı.
You should give this task to some other person.
- Bu görevi başka bir kişiye vermelisin.
I will do my duty to the best of my ability.
- Yeteneğimin en iyisine göre görevimi yapacağım.
Each person has a duty to do.
- Her insanın yapacak bir görevi vardır.
I have another assignment for you.
- Senin için başka bir görevim var.
The assignment was too much for me.
- Görev benim için çok fazlaydı.
The social worker was asked to follow up the information about the Stevenson family.
- Sosyal görevliden Stevenson ailesi hakkındaki bilgiyi takip etmesi istedi.
Mr Tom Jones has agreed to serve as the project leader for this new work item.
- Bay Tom Jones bu yeni iş için proje lideri olarak görev yapmayı kabul etti.
He accomplished his mission.
- O görevini yerine getirdi.
Tom was in favor of aborting the mission.
- Tom görevin durdurulmasından yanaydı.
We can't function like this.
- Böyle görev yapamayız.
He resigned from his office.
- O görevinden istifa etti.
I was given the task of cleaning the office.
- Bana ofisi temizleme görevi verildi.
Linda was employed as a flight attendant.
- Linda uçuş görevlisi olarak işe alındı.
While employed at the bank, he taught economics at college.
- Bankada görevlendirildiğinde ,kolejde ekonomi öğretti.
It will take her at least two years to be qualified for that post.
- Onun bu görev için nitelikli olması en az iki yılını alacak.
He was advanced to a managerial post.
- O, idari bir göreve yükseltildi.
The Board of Trustees voted to divest the organization's overseas holdings.
- Mütevelli Yönetim kurulu yurt dışı holdingleri görevden almak için oy kullandı.
Only half of all military planes can fight. The rest are used for other tasks.
- Askerî uçakların sadece yarısı savaşa katılabilir. Kalanlar ise başka görevler için kullanılır.
Did you do your tasks?
- Sen görevlerini yaptın mı?
I try to do my part to help the community.
- Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
I plan on doing my part.
- Görevimi yapmayı planlıyorum.
I had my military service in Ankara.
- Askerlik görevimi Ankara'da yaptım.
Sami finished his two years of military service.
- Sami iki yıllık askerlik görevini bitirdi.
A friend of mine commissioned a well-known artist to paint a portrait of his wife.
- Arkadaşlarımdan biri iyi-tanınmış bir sanatçıyı onun karısının portresini yapması için görevlendirdi.
He has received a commission as a naval officer.
- O bir deniz subayı olarak bir görev aldı.
My elder brother got a position in a big business.
- Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.
My uncle retired from teaching last year, but he still managed to hang onto a position at the university.
- Amcam geçen yıl öğretmenlikten emekli oldu, fakat üniversitede bir görevi hâlâ sürdürebiliyordu.
You must put up with your new post for the present. I'll find you a better place one of these days.
- Şu an için yeni görevinize katlanmalısın. Sana bugünlerden birinde daha iyi bir yer bulacağım.
My elder brother got a position in a big business.
- Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.
Even if you do not like it, you must take charge of it.
- Sevmesen bile bu görevi almalısın.
Tom is still officially in charge.
- Tom hâlâ resmî olarak görevde.