görülme

listen to the pronunciation of görülme
Турецкий язык - Английский Язык

Определение görülme в Турецкий язык Английский Язык словарь

görülme sıklığı
(Tıp, İlaç) Incident (of AIDS etc.)
gör
saw

Yesterday I went to Denizli and I saw a rooster near the coop. - Dün ben Denizli'ye gittim ve kümesin yakınında bir horoz gördüm.

They saw a strange animal there. - Onlar orada garip bir hayvan gördü.

görülmek
be in sight
görülmek
be seen

Tom didn't want to be seen with Mary. - Tom, Mary'yle görülmek istemiyordu.

I don't want to be seen with him. - Onunla görülmek istemiyorum.

görülmek
confer
görülmek
seen

I am not ashamed to be seen with them. - Onlarla görülmekten utanmam.

I don't want to be seen with him. - Onunla görülmek istemiyorum.

gör
{f} sighted
gör
{f} seeing

The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door. - Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.

I remember seeing you all somewhere. - Hepinizi bir yerde gördüğümü hatırlıyorum.

gör
see

I'm happy to see you. - Seni gördüğüme mutluyum.

Mary decided never to see him any more. - Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.

gör
{f} seen

Germs can only be seen with the aid of a microscope. - Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.

I've never seen such a wonderful sunset. - Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.

gör
{f} view

His parents' view was that he was wasting his earnings on a silly girl. - Ebeveynlerinin görüşü onun kazandıklarını aptal bir kıza harcamasıydı.

The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century. - Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.

gör
catch sight of

He happened to catch sight of a rare butterfly. - Tesadüfen nadir bir kelebeği gördü.

gör
{f} sight

Is there any end in sight to the deepening economic crisis? - Derinleşen ekonomik krizin görünürde bir sonu var mı?

I was much frightened at the sight. - Ben görünce çok korktum.

gör
{f} viewing

Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users. - Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.

görülmek
{f} occur
görülmek
to be seen, occur, be evident, appear
görülmek
to be taken care of, be handled
yerin görülme derecesi
(Havacılık) ground visibility
Турецкий язык - Турецкий язык
Görülmek işi
görülmek
Göz yardımıyla bir şey, bir varlık algılanmak, seçilmek
görülmek
Bir şeyin bulunduğu anlaşılmak, karşılaşılmak, rastlanmak: "Yıllarca görülmemiş bir dostu kucaklar gibi hemşiresini öptü."- P. Safa
görülmek
Bir şeyin bulunduğu anlaşılmak, karşılaşılmak, rastlanmak
görülmek
Gereken iş yapılmış olmak
görülme
Избранное