That's the reason why I couldn't attend the meeting.
- Niçin görüşmeye katılamadığımın sebebi bu.
You're acting like you know me; this is the first time we're meeting!
- Beni tanıyormuş gibi davranıyorsun; bu bizim ilk görüşmemiz!
They're interviewing Tom.
- Onlar Tom'la görüşme yapıyorlar.
In addition, I have to interview a professor.
- Ayrıca, bir profesörle görüşmeliyim.
I'd just like to have a quick conversation with Tom before we leave.
- Ben sadece biz gitmeden önce Tom'la hızlı bir görüşme yapmak istiyorum.
Fadil overheard both sides of the phone conversation.
- Fadıl her iki tarafın da telefon görüşmesine kulak misafiri oldu.
We continued negotiations with the company.
- Şirket ile görüşmelere devam ettik.
The negotiation ended in failure.
- Görüşme başarısızlıkla sonuçlandı.
Peace talks will begin next week.
- Barış görüşmeleri gelecek hafta başlayacak.
There is an urgent need for peace talks.
- Barış görüşmelerine acil bir ihtiyaç var.
We will continue the discussion.
- Görüşmeye devam edeceğiz.
I didn't want to interrupt the discussion.
- Görüşmeye ara vermek istemedim.
The debate will happen tonight.
- Görüşme bu gece olacak.
I think this debate is getting close to the level of the absurd.
- Bu görüşmenin saçma seviyesine yaklaştığını düşünüyorum.
The deliberations took three day.
- Görüşmeler üç gün sürdü.
Deliberations will continue Monday.
- Görüşmeler pazartesi günü devam edecek.
Problem, Tom'un müzakereye tamamen isteksiz olması.
- Sorun, Tom'un görüşmeye tamamen gönülsüz olması.