Prognoz uygun görünmüyor.
- The prognosis does not look favorable.
Deneyiminiz profesyonel başarı yolunuz için uygundur.
- Your experience is favorable for your professional way of success.
O, banka yöneticisinde olumlu bir izlenim bıraktı.
- He made a favorable impression on his bank manager.
Kitap hakkındaki yorumları olumluydu.
- His comments about the book were favorable.
Sizden tatminkar bir yanıt almayı dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to receiving a favorable answer from you.
Onun yeni kitabı tatminkar bir alışla karşılaştı.
- His new book met with a favorable reception.
Hava güzel olması koşuluyla, katılım iyi olmalı.
- Attendance should be good provided the weather is favorable.
Hava güzel olması koşuluyla, katılım iyi olmalı.
- Attendance should be good provided the weather is favorable.