Öğretmenim emellerimi yerine getirmek için beni teşvik etti.
- My teacher encouraged me to fulfill my ambitions.
Ben sadece benim toplumsal yükümlülüklerimi yerine getirmek için partiye gittim.
- I only went to the party to fulfill my societal obligations.
İsteklerimden herhangi birini benim için yapmamanı istiyorum.
- I ask you not to fulfill for me any of my requests.
Değişmez bir karar verdikten sonra, o, hayallerini gerçekleştirmek için planlar yapmaya başladı.
- Having made an unwavering decision, he started to make plans to fulfill his dreams.
Sözlerini yerine getirmelisin.
- You should fulfill your promises.
Görevini yerine getirmelisin.
- You must fulfill your duty.
Uyku ihtiyacını gidermek yerine ihmal edenler, sonrasında ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşacaklardır.
- Those who ignore rather than fulfill their need for sleep will soon encounter serious effects on their health.
My lady is positively fulfilled of grace.
This is the most fulfilling work I've ever done.