Tom parası ile çok tutumluydu.
- Tom was very frugal with his money.
Tutumlu olmakla ucuz olmak arasında ince bir çizgi vardır.
- There's a fine line between being frugal and being cheap.
Tutumlu olmakla ucuz olmak arasında ince bir çizgi vardır.
- There's a fine line between being frugal and being cheap.
Yedek bir gömleğim yok.
- I don't have a spare shirt.
Bu araba için yedek parça alamam.
- I can not buy spare parts for this car.
Boş zamanımda gitar çalarım.
- I play the guitar in my spare time.
Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.
- Yuriko arranges flowers in her spare time.