O, yıllar önce ondan kitabı ödünç aldı ve onu henüz iade etmedi.
- She borrowed the book from him many years ago and hasn't yet returned it.
Ondan uzak durmanız sizin akıllılığınız.
- It was wise of you to keep away from him.
Bir dereceye kadar, biz hepimiz ondan muzdaribiz.
- We all suffer from it to some degree.
Tarihi değiştiremeyiz ama ondan öğrenebiliriz.
- We can't change history, but we can learn from it.
O bir hile ile parayı ondan aldı.
- He got the money from her by a trick.
Bu eski madeni paraları ondan aldım.
- I got these old coins from her.
Bundan ne gibi sonuçlar çıkarılabilir?
- What conclusions can be drawn from this?
Onun bisikleti bundan farklıdır.
- His bicycle is different from this one.
Ben haftalardır senden haber almak için can atıyorum.
- I've been looking forward to hearing from you for weeks.
Senden bu kadar iyi bir hediye beklememiştim.
- I didn't expect such a nice present from you.
... how can we help him make the transition? ...
... have to explain to him that I was experimenting with anti-matter. I was creating anti-electrons ...