Tom Mary'yi gördüğü için çok heyecanlanmıştı.
- Tom was thrilled to see Mary.
Tom heyecanlanmış görünmüyor.
- Tom doesn't look thrilled.
Çok coşkulu hissetmedim.
- I've never felt so exhilarated.
Tom heyecanlanmış görünmüyor.
- Tom doesn't look thrilled.
Kedi akşam yemeği için balık aldığında sevinçten heyecanlandı.
- My cat is thrilled with joy when she gets fish for dinner.