Çıplak gözle zor görülebilecek bir tahta kıymığı, Tom'un parmağında çok sancılı bir enfeksiyona neden oldu.
- A splinter of wood, barely visible to the naked eye, caused a very painful infection in one of Tom's fingers.
Her otuz dakikada doğum sancım var.
- I have labor pains every thirty minutes.
Bu acıya dayanamıyorum.
- I cannot bear this pain.
Bu acıya dayanamıyorum.
- I can't stand this pain.
Tom artık ağrıya tahammül edemediği zaman, hastaneye gitti.
- When Tom couldn't bear the pain any longer, he went to the hospital.
Bugün boynum ağrıyor.
- Today I have neck pain.
Cézanne doğanın yeni bir biçimde nasıl resmedileceğini biliyordu.
- Cézanne knew how to paint nature in a new way.
İki Fransız Fransızca konuşur ve Fransız ekmeği yer.
- The two Frenchmen speak French and eat French bread.
Fransız ekmeği Brezilya'da çok popülerdir.
- French bread is very popular in Brazil.
Emeksiz kazanç olmaz.
- No gains without pains.